Ukrayna; Gerçek bir karşı saldırının anahtarları

Ukrayna; Gerçek bir karşı saldırının anahtarları

Tarás Schevchuk (*)

(*)Tarás Schevchuk, Ukrayna’lı Marksist bir işçi. Ukrayna’ya yönelik Rusya işgaline karşı askeri direnişin bir parçası ve aynı zamanda Uluslararası İşçi Birliği/ Dördüncü Enternasyonal militanlarıyla birlikte Ukrayna’da Devrimci Marksist bir önderliğin inşası doğrultusunda mücadele yürütüyor. O ve onun gibi işçi devrimcilerin yürüttüğü mücadelenin seyri, tüm bu coğrafyanın kaderini belirleyebilir. Kendisinin cephe ve cephe gerisinde yaşanan sürecin Marksist bir değerlendirmesine dayanan gözlemlerini siz okurlarımızla paylaşıyoruz

Putin rejiminin Ukrayna’ya yönelik işgal ve yağma girişimi karşısında Ukrayna halkının meşru direnişine destek veriyor ve savaşın cephelerindeki durumu yakından izliyoruz. Son haftalarda Herson bölgesinde Güney cephesinden oldukça umut verici haberler geldi. Ukrayna ordusu Dinyeper Nehri sol kıyısında küçük ama sağlam bir köprübaşı oluşturmayı başardı.  Şüphesiz bu ilerlemenin boyutunu abartmamalı ve sonuçlara hızlıca varmamalıyız.

Ancak önemini de göz ardı edemeyiz. Çünkü bu ilerleme Rus işgal kuvvetlerinin bu bölgede doğuya çekilmeleri ve Karadeniz limanı Sevastopol’den gemilerin Novorosisk limanına taşınmasının ardından yaşandı. Diğer yandan, haber ajansları Amerika Birleşik Devletleri Kongresi’nin milyarlarca dolarlık askeri yardımın reddini geniş çapta duyurdu. Bu gelişmeler, mevcut durumun temel faktörlerini ve olası perspektifleri daha net bir şekilde ortaya koyuyor.

Hatırlanacağı üzere bir ay kadar önce, kışın erken gelişi ve Ukrayna karşı saldırısının yaz-sonunda hız kaybederek, niteliksel sıçrama kaydedememesi, Ukrayna’nın ülke topraklarını kurtarma konusundaki olasılıkları ve zorlukları üzerine Ukrayna rejiminde çok sayıda spekülasyona ve tartışmaya yol açmıştı. Haliyle bu gelişme emperyalist medya tarafından büyütülüp çarpıtıldı.

Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Komutanı Valery Zaluzhny, konuyu The Economist dergisinde bir makalede ele alarak, saldırının teknolojik bir çıkmaz olduğunu, bir mevzi savaşı, aşınma savaşına geçiş olduğunu belirterek Ukrayna’da silah ve teknoloji eksikliğine vurgu yaparken Zelensky, zafer konusunda çok emin olduğunu, çıkmaz bir durum olmadığını, Batı’nın Ukrayna’ya uçak vereceğini ve her şeyin iyi olacağını ” açıklıyordu.

Zelenskiy ordunun “siyasi açıklamalar yapmaktan kaçınması” gerektiğini ilan etti. Bu noktadan sonra basında ikisi arasındaki ve rejim içindeki çelişkiler hakkında haberler çoğaldı. Hatta basında “Generalin değiştirilebileceği” bile ima edildi. Ancak bu daha çok bir “yoklama” gibi görünüyor, zira kamuoyu yoklamalarının gösterdiği gibi Zaluzhny, Zelensky’den iki kat daha popüler.

Rejimdeki çelişkilerin ana nedeni emperyalizme teslimiyet

Aslında, Ukrayna karşı saldırısında yaşanan zorluklar ve engelleri yaratan nedenler aynı. Zaluzhny’nin kendisi silah sıkıntısından bahsetti ve ihtiyaç duyulan silahların bir listesini sıraladı. “Batının” zamanında yeterli silah sağlamadığı açık bir gerçek. Bu da Rus işgalcilere zırhlı siperler kazmak, üç tanksavar bariyeri kurmak ve bin kilometreden uzun bir cephe boyunca işgal edilen topraklardaki arazileri mayınlamak için dokuz aylık ek bir avantaj sağlamış durumda.

Öte yandan var sayılanın aksine, Biden ve Blinken’in ikiyüzlü söylemlerine rağmen ABD’nin Ukrayna için büyük bir zafer istemediği açık. İsrail’in, Ukrayna’nın bir buçuk yıldır talep ettiği silahları üç gün içinde ABD’den nasıl aldığını hepimiz gördük. Putin rejimi Prigozhin ve Wagner’in paralı askerlerinin isyanı karşısında sendelediğinde güçlerin gergin endişesini hepimiz fark ettik. Neden? Çünkü Putin-FSB rejiminin yenilgisi, onun çöküşünü ve ezilen halkların ve ulusların büyük bir hapishanesi olan Rusya Federasyonu’nun parçalanma tehdidini beraberinde getirecekti.

Bu rejimin çöküşü Orta Asya cumhuriyetlerinde de istikrarsızlığa yol açacaktı. Ayrıca devasa nükleer cephanelikleri üzerinde kontrol sahibi olamamaktan da korkuyorlardı. Bu nedenle zayıflamış da olsa halklar hapishanesinin yöneticisi Putin ile müzakere üzerinden ilerlemeyi tercih ediyorlar.

Bu amaçla, gerekli silahların esirgenmesini, “karşı saldırının başarısızlığı” medya kampanyası eşliğinde ve Ukrayna hükümetine “barış görüşmelerine” başlaması için yoğunlaşan baskı ile birleştirerek şantaj yapıyorlar…

Nasıl mı? İlhakların tanınması yoluyla! Yani, işgalin başından beri olduğu gibi ve karşı devrime son hizmeti çakal Putin’in Kırım ve Donbass’ı elinde tutmasında ısrar etmek olan bay yaşlı emperyalist Henry Kissinger tarafından bir süredir yüzsüzce önerilmekte olan “Ukrayna’nın bölünmesinin kabul ettirilmesi çizgisini” hâkim kılarak.

Bu arada Zelenskiy hükümetinin politikasına yöne veren ruh, emperyalist güçlerin baştan çıkarıcı vaatleri aracılığıyla halkı sürekli kandırmaya odaklanmak: “AB’ye katılmaya aday olmak” ya da “NATO’dan güvenlik garantisi almak”…

Bunun karşılığında da emekçi halkı, Ukrayna’yı nesiller boyu borçlandırmış olan IMF gibi emperyalist sermayenin tefecilerinin emirlerine uymaya mahkûm ediyorlar.  Parlamentoya gelince; “Rada”, çok uluslu şirketlerin ve yerel oligarkların yasama temsilcilerinin egemen olduğu ve işçi sendikalarına, öğrencilere ve sıradan halka karşı yasaların oylandığı bir “haydutlar yuvasından” başka bir şey değil.

Savaş sırasında sosyal eşitsizliğin arttığı çok açık. Ukrayna Ulusal Bankası’nın resmi istatistikleri, nüfusun gıda satın almaya gücü yeten kesimlerinin sayısının iki kattan fazla arttığını, herhangi bir lüks ürünü satın almaya gücü yeten kesimin ise üç kattan fazla arttığını gösteriyor (nüfusun %0,5’inden %1,7’sine).

Ukrayna toplumu işte bu kadar kutuplaşmış durumda. Yurtdışından devlet maliyesine giren 40 milyar dolar, kitlelerin çoğunluğunun artan yoksulluğunun ortasında, kendilerini zenginleştiren aynı asalak azınlık grupları tarafından kontrol ediliyor. Başka bir deyişle, 1990-2000’li yıllarda büyük şirketleri ve sermayeyi tekeline alan oligarşiye ek olarak, dış kredileri kontrol eden yeni finans grupları ortaya çıkmış durumda

Son derece çıplak bir gerçekle karşı karşıyayız: Başkan, siyasi rejimi ve Ukraynalı askeri komutanlar Batılı güçlere tabi oldukları, onların silahlarına bağımlı oldukları ve NATO tarafından “korunmak” ve AB’ye entegre olmak için sıralarını bekledikleri sürece, sadece karşı saldırı tehdit altında olmakla kalmayacak, tüm Ukrayna teslim olmaya ve daha fazla sömürgeleştirilmeye mahkûm olacak. Ve ulusal bağımsızlık açıkça içi boş bir ifade olarak kalacak.

Siyasi ve ekonomik alt yapı kökten değişmeli: Her şey Ukrayna’nın kurtuluşunun hizmetine!

Üretim potansiyelini, şu anda olduğu gibi kapitalist grupların karı için değil, ülkenin kurtuluşu için kullanmak bir zorunluluk. Ukrayna’nın Batı emperyalizmi tarafından vaat edilen ama tedarik edilmeyen silahlara değil, mevcut silahlara karşılık gelen bir askeri strateji ve taktik bütünlüğe yakıcı derece ihtiyacı var. Zaluzhny’nin kendisi insansız hava araçlarını vazgeçilmez bir öncelikli silah olarak görüyor. Oldukça basit, üretimi kolay ve ucuz bir silah olan insansız hava araçlarının üretimi için Ukrayna kesinlikle tüm koşullara sahip. Ancak mevcut üretim “piyasa kanunlarına” göre özel şirketler tarafından gerçekleştiriliyor. Askeri uzman ve yedek Albay Roman Svitan’a göre bu üretim “sınırlı ve en fazla 20 gün için yeterli”.

Ukrayna’nın bugün karşı karşıya bulunduğu gerçeklik ile Zelenskiy hükümetinin karakteri açıkça çelişik bir duruma yol açmakta. Zira Zelenskiy, silahlanma konusunda, tek amacı Ukrayna’yı sömürgeleştirmek ve Putin’le pay pazarlığı yapmak olan Batı’dan gelecek yardıma bağımlılaşmış haldeyken açıkça bir kumar oynuyor. Ukrayna’da bugün fiilen ekonomi oligarkların karları için çalışıyor ve ülke “insani yardım” ve savunma bütçesinin yetkililer ve kapitalistler tarafından sistematik olarak yağmalanmasından mustarip.

Öte yandan, ABD emperyalistleri, AB ve oligarşik gruplar işçileri silah kullanımı konusunda eğitmeyi ve silahlandırmayı çok tehlikeli görüyorlar çünkü bu beceriler ve silahlar bir gün kendi kapitalist iktidarlarına karşı kullanılabilir. Ve tam da bu nedenle, Rus işgalinin ortasında, emekçilere karşı yeni yasalarla bir saldırı dalgasına girişilmiş durumda. Askerlik çağındaki erkeklere izin verilmezken, devlet memurlarının çocuklarının yurtdışına gittiğinin kanıtlanması halkı öfkelendiriyor ve moral bozuyor. Askerlerin yaralanmaları ve sakat kalmaları durumunda ödeme yapılmaması ve Kakhovka barajının yıkımından etkilenen bölgelerdeki iyileştirme işlerinde açığa çıkan türden hırsızlıklar, sıradan insanların hor görülmesiyle birleşiyor ve halkın öfkesini daha da arttırıyor.

Sonuç olarak Zelenskiy hükümeti savunmayı fiilen içeriden baltalamakta ve ABD ve AB ile geliştirdiği sömürgeci bağımlılık ilişkileri üzerinden ülkenin geleceğine dair bir kumar oynamakta. Bu durum hiç şüphe yok ki, Zelenskiy hükümetinin kapitalist sınıf karakteriyle doğrudan ilişkili. Ekonomiyi savaş temeline oturtmak için millileştirmek kapitalistlerin karlarına aykırıdır. Yolsuzluğa karşı sözde mücadele, oligarkların ve siyasi temsilcilerinin kendilerine karşı mücadele ettiklerini varsaymak anlamına gelir, çünkü yolsuzluk onların işinin bir parçasıdır.

Kısacası, tüm toplumsal güçleri ulusal kurtuluş için seferber etmek, iş dünyası ve Zelenskiy’nin oligarşik hükümeti için mali açıdan kârsız ve siyasi açıdan açıkça tehlikelidir.

Tam da bu nedenle Zelenskiy, işçileri daha fazla sıkıntıya ve ülkeyi ise ABD ve AB’ye mutlak sömürge bağımlılığına mahkûm etmektedir.

Bu değişimi kim gerçekleştirebilir?

Ukrayna’da yaşanan “çıkmaz” ne teknolojik ne de askeri kökenli değil, siyasi ve sınıfsaldır. Ve bu durum kendini yıpratma savaşının uzaması ve işçi sınıfının feda edilen yaşamları ile açığa vurmaktadır. Ukrayna halkı bugün zaferi kazanmak için ihtiyaç duyduğu her şeye sahip. Ancak ulusal kurtuluş mücadelesi nasıl yabancı hükümetlerin yardımına bağlı olamazsa, bu mücadelenin ön saflarındaki işçiler de kapitalist işletmelere ve onların ihtiyaçlarına tabi olamaz.

Savaşın bu belirleyici aşamasında, devletin elindeki tüm askeri ve sınai üretimin bizzat işçiler tarafından kontrol edilmesine yönelmek kaçınılmazdır. Çünkü Ukrayna işçi sınıfı, ülkenin egemenliği ve bütünlüğü için canlarını ortaya koyarak cephede ön saflarda yer alanların %99’unu oluşturmaktadır. Ancak savaş halindeki bu ekonominin ve tüm ülkenin meyveleri bugün kime ait?

Ukrayna devletinin iktidarı kime hizmet etmektedir? Biz işçiler Ukrayna’yı gerçekten bağımsız kılmak için mücadele etmeye devam edeceğiz! Ve bu ancak, Ukrayna’nın bölünmesi için Putin ile pazarlık yapan güçlerle ilişkili oligarkların değil, Ukrayna’da bir işçi hükümeti ile mümkün olacaktır!

Ukrayna’nın kurtuluşu için silah üretimi ve silahlı yığınların seferberliği!

En modern silahlar sorunu büyük önem taşımakla birlikte savaşta mutlak bir faktör değildir. En güçlü silahlar mevcut olmasa bile, asimetrik savaş yöntemleri sayesinde büyük orduların teknolojik olarak çok daha az gelişmiş halk direnişleri tarafından yenilgiye uğratıldığına tarihte pek çok kez rastlanır- Vietnam, Irak ve Afganistan’da ABD, ilk Çeçen savaşında Rusya ve şu ana kadar Ukrayna’da geri çekilmek zorunda kalan işgal güçleri –

Bu durum, Mart 2022’de Gostomel havaalanındaki ve Kiev bölgesindeki halk direnişiyle bir kez daha kanıtlandı. Emekçi halkın kitlesel, gönüllü örgütlenmesi ve silahlanması, işgalcileri püskürtmeyi başaran belirleyici güç oldu. Ve bu, sözde “modern Batı silahları” sayesinde değil, ilkel silahlarla başarıldı.

Öte yandan ve farklı bir düzeyde, Avdeevka savunucularının, Bakhmut’un ya da Kharkov’u veya Herson bölgesini kurtaranların ve Dinyeper’in sol kıyısında bir ileri karakol kuranlarınki gibi ustaca taktikleri ya da işgal altındaki topraklarda, Rusya Federasyonu topraklarında Ukrayna sınırından uzak bölgelere bile baskınlar düzenleyen ve sabotaj eylemleri gerçekleştiren yaygın partizan hareketini bu olgunun somut kanıtları olarak var saymak gerekir. Bu fenomenin son örneği, Buryatya’daki Baykal-Amur Trans-Sibirya demiryolu tünelinin bombalanmasıyla yaşandı.

Ukrayna’nın mevcut insan rezervleri sınırsız değil ve ağır kayıplar da yaşanıyor. Yine de ülkenin imkanlarının tükenmekte olduğunu söyleyemeyiz. Ve işgalin başlangıcından bu yana ve tüm acılara rağmen, savaşçılarımızın morali işgalci birliklerden çok daha yüksek kaldı. Çünkü işgalci birliklerin ağırlıklı bir kesimi, göçmen ya da Rusya tarafından ezilen halklardan ve uluslardan gelen, savaş için hiçbir motivasyonu olmayan, “top yemi” olarak kullanılan askerlerden oluşuyor.

Tam da şu anda, diktatör Putin yeni başkanlık dönemi için adaylığını açıklarken, Rusya Federasyonu’nun çeşitli bölgelerinde Kremlin’in savaşını reddetmeye cesaret edememekle birlikte, savunmacı bir şekilde “Kocalarımızı eve getirin” talebinde bulunan asker eşlerinin protestoları dalga dalga büyüyor.

İşgali yenmek ve Ukrayna’yı özgürleştirmek için, tüm nüfusu çeşitli modern silahları kullanabilecek şekilde eğitmek kaçınılmaz. O zaman “çıkmazlar” ya da “çıkmazlar” hakkında konuşmaya gerek kalmayacak. Bugünlerde sık sık üzerine konuşulan “Ukrayna’nın karşı saldırısı” sadece ve sadece dışarıdan Putin’in ordusu tarafından değil, içeriden de kendi kapitalist gücü tarafından engellenmektedir.

Zaferi güvence altına alacak hayati önlemler

Savunma hizmetinde ekonominin millileştirilmeli. Savaş için gerekli silah ve malzemelerin üretimi örgütlenmeli. Cephe gerisinde temel ürünlerin dağıtımı işçi ve halk örgütlerince kontrol edilmeli. İşçilerin ve sıradan insanların genel silahlı seferberliği için gerekli tüm tedbirler alınmalı. Kamusal nitelikli sağlık, eğitim ve öğretim sadece işçi örgütlerinin denetimi altında garanti altında olabilir…

Bunu mümkün kılmak ve Putin’in dış cephedeki işgalini yenilgiye uğratmak için, oligarşinin hizmetindeki iktidardan bağımsız, bir işçi sınıfı alternatifi inşa etmek temel hedefimiz.

Yazar Hakkında