(*) Kırmızı Gazete 9. sayısında yayımlanmıştır.
DAMLA TEZCAN
Derinleşen ekonomik kriz milyonları daha da yoksullaştırırken, baskıcı saray rejimi toplumsal muhalefeti adeta felç etmiş durumda. Çalışma hayatının köle pazarını aratmayacak hale gelmesine rağmen mücadeleler işyeri sınırlarını aşamıyor ve topyekün bir direnişi hedeflemiyor. Mücadeleleri birleştirmek ve işçi sınıfının ortak kazanımlarını artırmaktan bahsedilmiyor bile. Bunun en büyük nedenlerinden biri sendikalarda bürokrasinin, işçi demokrasisine izin vermemesi diyebiliriz. Bu noktada haklarını arayan işçiler yalnızlaşıyor ve muhatap bulmak için adeta çırpınıyor. Son dönemde hak aramak, yola revan olmakla karşılık buluyor. Çıkınını alan Ankara’nın yolunu tutuyor…
Sendikalaştıkları için işten atılan ve 23 Ağustos’tan beri direnen Agrobay işçieri de geçtiğimiz ay Ankara’ya yürüdü. Burda Bebek ve Lezita işçilerinden sonra Agrobay’da da çoğu kadın olan işçiler sendikalaştıkları için işten atılmalarının ardından direnişe başladılar.
İzmir Dikili’de Bayburt Grup’a bağlı Agrobay Seracılık’ta, düşük ücretler, ağır iş koşulları, iş kazalarının adli vaka olarak bildirilmesi ve alınan raporların ücretlerinden kesilmesi, sıklıkla uygulanan mobbing gibi nedenlerle 10 yılı aşkın süredir çalışan çoğu kadın olan işçiler Tarım-Sen’de örgütlenmeye başladı. Bunun üzerine işveren, Sendikalı işçileri küçülme, verimsizlik gibi nedenlerle işten çıkarmaya başladı. Daha sonra eyleme katıldığını tespit ettiği 39 işçi hakkında gerçeğe aykırı fesih bildirimi yaparak Kod 46’dan tazminatsız işten çıkardı. 4857 sayılı iş kanunun, 25. Maddesinin 4 Mayıs 2021’de düzenlenmesiyle oluşturulan kod 46; Güveni kötüye kullanma, hırsızlık veya sırların ifşa edilmesi gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması durumunda uygulanmaktadır. Ancak işverenler sendikalaşan işçileri son dönemde sıklıkla bu maddeye dayanarak işten çıkarmaktadır.
Çünkü sendika kurmak ve sendikalara katılma hakkı Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle korunan temel bir haktır. Anayasa’nın 51. maddesiyle 6356 sayılı kanunun 23 ve 25. maddeleri sendika hakkını güvence altına almıştır. Bu da şu şekilde ifade edilmiştir: “İşçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde işçi kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları veya sendikal faaliyette bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya farklı işleme tabi tutulamaz.” İşçilerin sendikal nedenle çıkarılmaları halinde “sendikal tazminat” talep etme hakları vardır.
İşten çıkarılan Agrobay işçileri,, işten çıkarmaların durdurulması, tazminatların ve diğer tüm alacakların ödenmesi, fesih bildirim kodunun değiştirilmesi talepleriyle Hasan Şentürk Tarım Yerleşkesi önünde direnişe geçti. Ancak pek çok baskı ve engellemeyle karşılaştılar. Tehdit edildiler, Jandarma tarafından darp edildiler, çocuklarının önünde yerlerde sürüklendiler, gözaltına alındılar. Tüm bu baskılara rağmen vazgeçmeyen işçiler ve sendika temsilcileri, 18 Martta İzmir Bergama’dan Ankara’ya 7 gün sürecek olan bir yürüyüş başlattılar. Ankara’da siyasi parti temsilcileriyle ve Çalışma Bakanlığı yetkilileri görüşen işçiler 25 Martta yaptıkları basın açıklamasında verilen sözlerin takipçisi olacaklarını söylediler. Agrobay işçileri bu yürüyüş sonrası ilk kazanımlarını elde etti; Ağustos ayı ücretleri ve yıllık izinleri ödendi. Ancak kalan alacakları için direnişleri devam ediyor.
Agrobay mücadelesi devam ederken biraz Türkiye’de sendikalaşma durumuna bakalım.
Her 10 kadın işçiden yalnızca 1’i sendikalı
Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlığına göre Türkiye’de sendikalaşma oranı yüzde 15. Bu orana cinsiyete göre baktığımızda kadınların çok daha az sendikalaştığını görüyoruz. 2023 em-ar Kadın Emeği Raporu’na göre, Türkiye kadın işsizlik oranının en yüksek olduğu ülkelerden biri. Kadın istihdamının yüzde 32,5’i kayıt dışı. 3,3 milyon kadın sosyal güvenceden yoksun. Tam zamanlı çalışan kadınların yüzde 25,6’sı kayıt dışı istihdam edilirken yarı zamanlı çalışan kadınlarda oran yüzde 68,1. Erkekler, kadınlardan yüzde 20 daha fazla kazanıyor. Her 10 kadın işçiden yalnızca 1’i sendikalı. Kayıt dışı istihdamı da dahi edildiğinde kadınlarda gerçek sendikalaşma oranı yüzde 6,2. Her 10 kadın işçiden sadece biri sendikalı. 2022 raporuna göre ise, kadınların en çok sendikalı olduğu işkolu: sağlık ve sosyal hizmetler, genel işler işkolunda sendikalı kadın işçi oranı yüzde 34,5, kamu görevlileri sendikalarında kadınların sendikalaşma oranı yüzde 56,6’dır.
Durum hem erkek, hem de kadın işçiler için oldukça vahim. Ancak hem ucuz işgücü hem de yedek istihdam olarak görülen kadın işçilerin sendikalaşma oranı çok daha düşük. Kadınların genellikle sendikalaşmanın güç olduğu iş yerlerinde, düşük vasıflı, düşük ücretli ve esnek olarak çalışması sendikalara üyeliğini zorlaştırıyor. Lakin kadınlar aslında düşük vasıflı çalışmalarına rağmen aslında en ağır çalışma koşullarına dayanmakta. “Kadın İşçi”nin röportajında konuşan Nuray, Agrobay’a yaprak temizleme işçisi olarak alındığını ancak, kum taşıma, indirme, bindirme işleri de yaptığını söylüyor. Bunun nedeninin erkeklerin ağır koşullara dayanamayıp işten çıkması ve ağır işleri de kadınların yapması. Çünkü erkek başka iş bulabiliyor kadınlar içinse böyle bir imkan yok diyor.
Tüm bunlara bir de sendikalardaki erkek egemenliğini eklediğimizde kadınların sendikalaşmasını düşürüyor, LGBTİ+lardan bahsetmiyorum bile. Sendikalarda üye ve yönetici düzeyde kadınların artması, sendikalara katılımı arttıracak ve sendikalardaki erkek egemenliğinin önüne geçecektir diye düşünüyorum. Sendikaların toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde yeniden yapılanması ve sınıf sendikacılığı anlayışıyla örgütlenmesi niteliksel olduğu kadar niceliksel bir dönüşüme de fırsat yaratacaktır.