Ali Büyükdere
Sendika üyesi bir işçiysek ücretlerimizin ve sosyal haklarımızın belirlendiği yer toplu sözleşme masasıdır. Eğer masaya gidene kadar biz yeterli ön çalışmayı yapmazsak, bize verilenlere mahkum oluruz. Bu nedenle süreci iyi analiz etmeliyiz. Sendika yönetimi bir taslak hazırlığında mutlaka her bir işçinin talebini, rızasını almalıdır.
Birçok sendika genel merkezi ve şube yönetimi, işçilerin taleplerini almadan bizlerin kaderini kendileri tayin ediyorlar. Çünkü bunların dertleri bizim insanca yaşayacak bir ücret almamız değil, bu sendika bürokratlarının derdi TİS (Toplu İş Sözleşmesi) sürecini erken bitirip huzurlarını bozmamak… 2 yılda bir TİS zamanı işçilerin yanında oluyorlar. İşçi havzalarında, sanayi bölgelerinde birçok işçi kardeşimizin yeterli sınıf bilinci olmadığı için, bu bürokratların onlar için en iyi sonucu alacaklarını düşünerek, kendi kaderlerini sendika temsilcilerinin ellerine bırakıyorlar.
Bürokratlar, taslağı hazırlarken işçilerin temsilcileri değil de işverenlerin temsilcisiymiş gibi bir taslak hazırlıyorlar. Sanki çok hak kazanımları olmuş gibi sürecin sonunda bir de işçiye alkışlatıp tekrar 2 yıllık uykuya dalıyorlar. Bu arada uyku derken, işçiler için mücadele etmemek için uyumaktan bahsediyorum… İki yıl hiçbir şeye dokunmadan bizlerin aidatlarıyla aldıkları yüksek maaşlarla lüks hayatlarına devam ediyorlar.
Biz işçiler bu duruma karşı çıkmalıyız. TİS hazırlığını biz işçilere sormadan hazırlayan sendika bürokratlarına rağmen, kendi taleplerimizi oluşturup, bu talepler etrafında birleşmeliyiz. Sendika yönetimlerini de bu örgütlülükle baskı altına almalıyız. İş yerlerinde sefil koşullarda çalışan bizsek, sözleşmeyi belirleyen de biz olmalıyız. Aksi durumda kazanan işverenler ve bizim sırtımızdan aldıkları yüksek maaşlarla lüks hayat süren sendika bürokratları olacaktır. Birleşirsek yenilmeyiz.