Futbol Federasyonunun Kokuşmuş Yapısı

Futbol Federasyonunun Kokuşmuş Yapısı

TOLGA DENİZ

T.F.F başkanlık seçimi 18 Temmuz 2024 tarihinde Ankara’da yapıldı. Seçimin 3 adaylı olması beklenirken adaylardan biri (Servet Yardımcı) Saray’dan gerekli izni alamayınca Türkiye’yi UEFA’ya “futbolda siyaset var” diye şikâyet ederek aday olmayacağını açıkladı. Erdoğan ve ekibinin başkan adayı kuşkusuz Mehmet Büyükekşi’ydi. Ancak futbol takımlarının Büyükekşi’ye tepkisi olduğundan Trabzonspor eski başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu başkan seçildi.

Aslında Hacıosmanoğlu da Erdoğan’a yakın bir zattır. Son zamanlarda devletten onlarca hastane ve yurt inşaatı işi Hacıosmanoğlu’nun şirketine verilmiştir. Hacıosmanoğlu aynı zamanda spor camiasının çok yakından tanıdığı bir insan. Trabzonspor’un başındayken, bir maçtan sonra hakem heyetinin kapısına sandalye koyup 9,5 saat odadan çıkarmayan; “Öleceksek de adam gibi öleceğiz, kadın gibi yaşamayacağız’’ diyen; ‘’Trabzonspor Rum takımı mı, Ermeni takımı mı, İsrail takım mı? Demek ki Trabzonspor sizin takımınız değil. Siz muhalefet partisi lideri olabilirsiniz ama haddinizi bileceksiniz!” diyerek Kılıçdaroğlu’na cevap veren bir kişi şuan T.F.F. başkanı oldu.

Erdoğan’ın desteklediği Büyükekşi’ye karşı başkanlığı kazanan Hacıosmanoğlu, ilk önce kendi öz yeğenini (eski Üsküdar belediye başkan yardımcısı) genel sekreter yaptı. Bu kararla beraber ortak hareket ettikleri Saral ailesiyle arası açılmış oldu. 2. başkanlığa Sedat Peker’le aynı dosya da yargılanan, şike suçundan hapis yatan Sivaspor’un başkanı Mecnun Odyatmaz’ı seçti. T.F.F iyice mafya-siyaset ve futbolun iç içe girdiği bir yapıya dönüştü. Danıştay, bu başkana güvenmediğini göstermek için üyelerini yeni oluşturulan hukuk kurullarından çekti.

Türkiye’de futbol tamamen Saray’ın güdümünde… Muhalefet bir tane bile aday çıkarmazken Erdoğan’nın desteklemediği aday bile onun yakın çevresinden. AKP, işçi sınıfını her geçen gün daha yoksullaştırıyor. Kitleler geçim sıkıntısı ile boğuşurken yönetim krizini düşünmek yerine kalan boş vakitlerini de futbolla dolduruyor. Ancak bu ilgiyi futbol yönetiminden başlayarak hayatlarını değiştirmeye yönlendirmek henüz mümkün olmadı. Guillermo Almeyra’nın dediği gibi ‘’Tecrit futbol sayesinde kırılabilir; Futbol ile sisteme ve iktidara birçok gizli gol atılabilir’’ peki biz gol atabilecek miyiz?  Bunu da bize zaman gösterecek.