13 Mayıs’ta, “el Pepe Mujica” olarak bilinen José Alberto Mujica Cordano vefat etti. 20 Mayıs 1935 tarihinde Montevideo şehrinde doğmuştu. İlk milletvekili koltuğuna 1989 yılında Movimiento de Participación Popular (MPP)- Frente Amplio (FA) saflarında oturdu. Daha sonra senatör seçildi ve 2005-2008 yılları arasında Tabaré Vázquez hükümeti döneminde Hayvancılık, Tarım ve Balıkçılık Bakanı olarak görev yaptı. 2010 yılında ikinci turda oyların %54’ünden fazlasını alarak Cumhurbaşkanı seçildi. Daha sonra Senato’ya geri döndü ve 2020’de koltuğundan istifa etti.
Biraz tarih..
Mujica militanlığına Ulusal Parti’de (Blanco) başladı ve Gençlik Genel Sekreteri oldu, daha sonra 1959’da Ulusal Parti’nin liderliği tarafından Sanayi ve Çalışma Bakanı olarak atanan Enrique Erro’nun ofis ekibinin bir parçası olacaktı. Erro Ulusal Parti’den ayrıldığında, Mujica’nın da üyesi olduğu ve Yeni barikatlar grubu ile Uruguay Sosyalist Partisi’nden oluşan Halk Birliği’ni kurdu.
Ancak 1960’ların ortalarında, Küba devriminin zaferi, Fransa Mayıs’ı ve Latin Amerika gerilla hareketlerinin yükselişinin uluslararası alanda damgasını vurduğu bir dönem, Mujica’nın liderlerinden biri olduğu Ulusal Kurtuluş Hareketi – Tupamaros MLN-T’nin doğuşuna yol açtı. Dönemin Uruguay ekonomik krizi ve bunun sonucu olarak Uruguay halkının önemli kesimlerinin yaşam standartlarındaki kötüleşme, yıllardır işçi ve öğrenci hareketi tarafından yürütülen mücadelelerin büyümesinin temelini oluşturuyordu.
Uruguay gerilla hareketi esasen işçilerden kopuktu ve esas olarak nüfusun orta sınıflarının desteğini yansıtıyordu. Asıl lideri, Bella Unión’daki şeker kamışı işçileri sendikasına bağlı Raul Sendic “el Bebe” idi. MLN, önce Jorge Pacheco Areco ve ardından Juan María Bordaberry yönetimindeki Colorado Partisi’nin baskıcı hükümetleri başta olmak üzere baskıcı güçlerle çatışmalarını yavaş yavaş arttırdı ve bu da gerillaları gizli faaliyet göstermeye yöneltti. Bu çatışmaların sonunda yenilgiye uğradılar ve 1972 yılına gelindiğinde aralarında José Mujica’nın da bulunduğu liderlerinin büyük çoğunluğu hapiste ya da sürgündeydi.
Darbe ve diktatörlük
1973’te Silahlı Kuvvetler, işçi sınıfının 15 gün boyunca sürdürdüğü büyük bir genel grevle yanıt verdiği bir darbe düzenledi, ancak esas olarak bu grev dalgası liderliğinin tercihleri nedeniyle başarılı olamadı. Bu yenilgi, sivil-askeri bir hükümetin insan hakları ihlallerini, işkenceyi, adam kaçırmayı, suikastları ve kayıpları derinleştirdiği 12 yılı aşkın bir dönemi başlattı. Uruguay hapishanelerinde beş binden fazla siyasi mahkum bulunuyordu. José Mujica, diktatörlüğün çeşitli kışlalarda işkence ve tecrit koşullarında tuttuğu MLN-T’nin dokuz rehinesinden biriydi.
José Mujica, dünyadaki imajı ve hükümeti dönemindeki olaylar
Demokratik özgürlüklerin kazanılmasından sonra MLN liderlerinin büyük çoğunluğu Frente Amplio’ya katıldı ve burjuva demokrasisi içinde kendilerini erittiler. 1 Mart 2010 tarihinde José Mujica, FA’nın ikinci ulusal hükümetinin Cumhurbaşkanı oldu. Ekim 2010’da PIT CNT tarafından çağrısı yapılan ilk 24 saatlik genel grev gerçekleşti. Kamu çalışanlarının ücret ve müzakere talepleri bağlamında Yüksek Adalet Mahkemesi, Banco República, Savcılık Ofisi ve Tacuarembó Belediye Binası birkaç saatliğine işgal edildi. Mujica, bu eylemlere kamuya açık yerlerin işgalini yasaklayan ve işgalcileri tahliye etmek için polis gücü kullanılmasına izin veren bir kararname yayınlayarak karşılık verdi.
Temmuz 2013’te kamu eğitiminde büyük bir mücadeleler yaşandı, Mujica öğretmenlerin taleplerine karşı onlara daha fazla çalışmalarını söyledi: “yılda 180 gün dört saat. Başka bir şey yapmak için geriye kalan saatleriniz var”. Öğretmenlerin çatışmasına atıfta bulunarak, “belki de çok genç insanlar ve baskının veya özgürlük eksikliğinin ne olduğu hakkında hiçbir fikirleri yok ve bu yüzden Uruguaylılar arasında sahip olduğumuz bu bir arada yaşamaya çok az özen gösteriyorlar” dedi.
Yabancı toprak mülkiyeti
2011 yılında Ulusal Kolonizasyon Enstitüsü (INC), 2010 yılında ülkede satın alınan hektarlarca arazinin %83’ünün yabancıların elinde olduğunu ve bu rakamın dört milyon hektara yakın olduğunu bildirdi. Mujica ayrıca 250.000 hektara sahip olan yabancı sermayeli Montes del Plata kağıt hamuru fabrikasının bizzat açılışını yaptı. Çevre kirliliği ve monokültürle ilgili şikayetlere karşı Mujica, “doğa önemlidir, ancak ekolojinin kendini bir zamanın fotoğrafına mahkum etmek anlamına geldiğine inanmıyorum” (…) “İnsan çok şeyi yok edebilir ama yeniden inşa da edebilir” dedi.
Mujica ve İnsan Hakları
Son olarak Mujica’nın, kitabında insan haklarını ihlal eden askerler aleyhinde ifade veren tanıklara atıfta bulunarak “Sol içinde yalan söyleyenlerin kimler olduğunu biliyoruz ama bunu söylemeyeceğiz çünkü biz hain ya da itirafçı değiliz” diyen Lucia Topolansky’ye destek vermesi büyük tepkilere neden oldu. Bunun üzerine Gözaltına Alınan ve Kaybedilenlerin Yakınları sert bir açıklama yaparak “bu tür bir beyanı kesinlikle reddettiklerini” ifade ettiler.
2010 yılında Başkan Mujica, hapisteki bulunan ve darbe döneminde çeşitli insan hakları suçları işlemiş generallere dair “Yaşlı insanların hapiste olmasını istemiyorum. 75, 80 yaşlarında yaşlı adamlar. Ama sadece askerler değil, o yaşta hiçbir mahkum istemiyorum” dedi.
Ancak bunlar münferit açıklamalar değildi. 2011 yılında Cezasızlık Yasası’nın yürürlükten kaldırılması için oylama yapılacağı zaman José Mujica MPP milletvekili Víctor Semproni’den yasaya oy vermemesini bizzat istemişti. Başkan José Mujica ile yaptığı görüşmenin ardından Semproni, dokunulmazlık yasasını iptal etmeyi amaçlayan anayasa tasarısına oy vermeyeceğini onayladı. Bu durum, daha çok cezasızlığın tadını çıkarmaya devam eden insan hakları ihlalcilerini memnun etti.
Seçimleri MPP adayı Yamandú Orsi’nin kazanmasının ardından Mujica, başkanlığı döneminde Silahlı Kuvvetler Başkomutanlığına terfi eden Cabildo Abierto’nun lideri Manini Rios tarafından çiftliğinde ziyaret edildi. Toplantıda öne çıkan konulardan biri de Uruguay’daki son diktatörlük döneminde işlenen suçlar nedeniyle hapiste bulunan “yaşlı” askerlerin serbest bırakılması önerisiydi.
Jorge Zabalza’nin Mujica hakkındaki görüşleri
Diktatörlüğün rehinelerinden biri olan ve şu anda hayatta olmayan Jorge Zabalza, Mujica ile birlikte MLN’nin bir üyesiydi. Gazeteci César Bianchi ile yaptığı bir söyleşide kendisine ordu ile MLN arasında bir anlaşma olup olmadığı soruldu.
“Bu noktada sessizlik paktı siviller ve ordu arasındadır. Mujica gibi siviller de bu pakta katılıyor, Fernández Huidobro bu paktın ideologuydu. Vázquez de benimle aynı fikirde gibi görünüyor. “FA hakikati ve adaleti bulmak için yönetmiyor. Bunun için değil, insanları seçimlerde sandığa götürmek ve iktidarda kalmak için yönetiyor. Güvene dayalı ve maaşlı 9,000 pozisyon yaratmak ve onları orada tutmak için.” ‘Mujica’da unutmak ve affetmek için kasıtlı bir tutum görüyorum’
“Mujica Uruguay’ın en savunmasız kesimleri için bir çıkış yolu vaat etti, en dezavantajlı kesimlerin hükümeti olacağını söyledi ve bu yerine getirilmemiş bir vaatti. Bu bir yalandı. Hükümeti, Aratiri, derin su limanı, yeniden gazlaştırma tesisi, Cristina Kirchner ile birlikte inşa edecekleri ünlü Özgür İnsanlar Treni, UPM gibi süper inşaat projeleri peşinde koşmaya adanmıştı.
O bir illüzyonistti. İnsanlara büyük bir devlet adamı olduğunu hayal ettirdi ve gerçekte bir örgütçü ve bir yönetici olarak acınacak halde olduğunu gösterdi. Bence bu ikiyüzlülük, adalet çağrısı yapan bir söylem ile aynı zamanda bunu inkar eden bir söylemin, hakikat ve adalet çağrısı yapan ve yine aynı zamanda, diğer yandan da ordu ile anlaşmalar yapan bir söylemin ikiyüzlülüğünün enfeksiyonunu barındırıyordu. Ordu ile görüşmelerin başladığı 1995 yılında, Eduardo Radaelli, Tomás Casella ve Wellington Sarli liderliğindeki bir grup ile birlikte MLN’den ayrıldım”.
José Mujica 2020 yılında emekli oldu ve burjuvazinin temsilcileri tarafından onurlandırıldı. Luis Lacalle Pou hükümeti döneminde José Mujica kendisini hükümetin hizmetine sundu ve hatta Lula ile ilişkilerde “ona yardım etmek için” Lacalle ile birlikte Brezilya’ya gitti. Sosyal Güvenlik Plebisitinde Mujica, AFAP’ların kaldırılmasını, 60 yılın korunmasını ve asgari emekli maaşlarının arttırılmasını isteyen EVET oyuna karşı çıktı.
Bizler, bu yazının işçiler ve öğrenciler arasında geniş bir tartışma başlatmaya hizmet etmesini istiyoruz; bu tartışma sadece Uruguay’da Frente Amplio (FA)’nın ne olduğunu değerlendirmeye değil, aynı zamanda Uruguay’da FA dışında enternasyonalist, sosyalist ve devrimci bir örgüt inşa etmeye de katkıda bulunacaktır.