Kapitalizmin 1875 ve 1925’den sonra üçüncü büyük buhrana girdiğini ve bu krizin pandemi ile birleşerek daha da derinleştiğini söylüyoruz. Türkiye’de Saray’ın krizi patronlar lehine çözmeye çalıştığını, bu nedenle de işi sınıfının kazanılmış haklarına göz koyduğunu ifade ediyoruz. Bunun sonucu olarak da patronlar da mevcut durumu kendi lehlerine çevirmek için her fırsatı kullanıyorlar. Kıdem tazminatının kaldırılmasından esnek çalışmaya, üretim üslerinden işçi eylemlerinin yasaklanmasına bir dizi saldırı dalgasıyla karşı karşıyayız.
27 Mayıs’ta Hakkı Yükselen’in kaleme aldığı “Yeni Normal: Çalışmak özgürleştirir mi?” yazısında MÜSİAD’ın “üretim üsleri” önerisini Nazilerin çalışma kamplarına benzetmiştik.
“Korona salgınının yeni dönemde sadece siyasi istismar konusu yapılmayacağı belli oldu. Salgının, emek üzerindeki sömürüyü artırmak hedefiyle ekonomik olarak da istismar edileceği anlaşılıyor. Bunun en “yaratıcı” ve “parlak” örneklerinde biri MÜSİAD tarafından ilki 15 Haziran’da açılacağı söylenen “İzole Üretim Üsleri” projesi! Yani işçilerin, giriş çıkışların sıkı biçimde denetlendiği bir çeşit çalışma kamplarında çalıştırılması! Bunun gerekçesi salgının ikinci bir dalga yapması halinde üretimin sürdürülebilmesi olarak gösterilse de insanın aklına ilk anda nedense Nazilerin Auschwitz toplama ve imha kampının kapısında demir harflerle yazılmış “Arbeit Macht Frei” (Çalışmak Özgürleştirir!) sloganı geliyor!”
İşte tam da bu yeni normale veya “Çalışmak Özgürleştirir” anlayışına denk düşen bir uygulama Çanakkale’deki Dardanel Ton fabrikasından geldi. 40’a yakın Covid-19 vakasının çıktığı fabrikada, Çanakkale Valiliği işçilerin 26 Temmuzdan başlayarak 14 gün karantina yurtlarında kalması kararını verdi.
Buraya kadar bir sorun yok gibi görünüyor. Ancak aynı kararın devamında işçiler zorunlu olarak gündüz fabrikada çalışmak zorundalar. Gece de yurtta karantina altında kalıyorlar: Tam bir toplama kampı anlayışı. Evlerinden çıkmayan işçiler ve aileleri ise para cezaları ve güvenlik güçlerinin sopasıyla tehdit ediliyorlar.
Bugüne kadar yeterli tedbirleri almayan fabrika yönetimi, işçilerin örgütsüzlüklerinden de yararlanarak zorla çalıştırıyor. Oysa sorumlu işçiler değil bugüne kadar onları korumak için tedbir almayanlardır.
Bu nedenle Dardanel’de üretim acilen durdurulmalıdır. Hiçbir gelir ve sosyal hak kesintisi olmaksızın işçiler karantina altına alınmalıdır. Tüm işçilere ve ailelerine Covid-19 testleri yapılmalıdır. Zorla çalışma uygulamasına derhal son verilmelidir. Patronların siparişleri, işçi kardeşlerimizin hayatından daha değerli değildir.
Dardanel yönetimi işçilere su yazışmayı gönderdi:
“Çanakkale Valiliği İl Umumi Hıfzısıhha Kurulu kararı doğrultusunda Çanakkale fabrikamızda çalışan tüm personelimiz 14 gün gözetimli karantina altına alınmıştır. Yıllık izinde olan personelimizin izinleri iptal edilmiştir. Resmi sağlık raporu olmayan personellerimizin de işbaşı yapması zorunludur. Covid temas etkisi ihtimaline karşı kişilere verilen ev izolasyonu da bu uygulama ile birlikte kaldırılmıştır ve gözetimli karantina kapsamına alınmışlardır. Bu doğrultuda 27 Temmuz 2020-9 Ağustos 2020 Pazar tarihleri arasında çalışanlarımızın sadece fabrika sahasında ve belirlenecek olan konaklama yerlerinde bulunmasına izin verilmiştir”
Karara uymayan işçilere yetkili merciler tarafından 3150 TL idari para cezası uygulanacağı belirtiliyor. “ Kolluk kuvvetleri tarafından konaklama yerlerine gelmeleri sağlanacaktır. 14 günlük süre zarfında konaklama, yemek ve servis hizmetleri şirketimiz tarafından karşılanacaktır. 27 Temmuz Pazartesi mesai çıkış saati ile birlikte personelimizin konaklama yapılacak olan yurtlara sevkleri ve yerleşim işlerine başlanacaktır. Niyazi Önen Gıda üretimi şu anda faaliyet göstermediğinden dolayı gelişmelere göre daha sonradan bilgilendirilecektir”