Ali Büyükdere
İşçi sınıfı, ekonomik krize rağmen sınıf mücadelesini yükseltebilmiş değil. Bunun başlıca nedenlerinden biri işsizlik korkusu ve geçinememe kaygısı olmakla beraber, sendikaların da olumsuz bir rolü var. Geçmiş dönemlerde bedel ödenerek kazanılan haklar son dönemde bazı sendikaların ve yine bazı sendika şubelerinin “sarılığı” da aşıp tam işbirlikçi haline gelmesinden dolayı nerdeyse bütün mevziler kaybedilmiş durumda. Bu tür yozlaşmış sendikalar sınıf mücadelesini bırakmış ve patronların sınıf içerisinde ajanı haline dönüşmüş durumdalar. Sendika yöneticilerinin önemli bir kısmı, işçilerin geleceğinden çok kendi lüks yaşantılarını kaybetmemek için koltuklarına yapışmış haldeler. İşçi haklarını savunacağına işçilerin baş sömürücüleri haline gelmiş durumdalar.
Aynı zamanda iş yerlerinde işçi temsilcilerinin durumu da vahim! İşçi temsilcilerinin gerçek görevi iş yerinde işçilerin örgütlülüğünü sağlamak ve iş yerinde ola bilecek her türlü olumsuzlukları bu örgütlülük sayesinde bertaraf etmekken, şimdiki işçi temsilcilerin çoğu temsilciliği beyaz yakaya geçmek için ya da çalışmamak için basamak olarak kullanıyorlar. Yani işçilerin sorunuyla pek ilgilenmiyorlar. İşin en kötü tarafı birçok temsilcinin sendikanın ne olduğunu bile bilmemesi, sınıf bilincinden uzak, sınıfının mücadelesinden çok uzakta olmaları. Bu arkadaşlarımızın sadece şube başkanının sözcülüğünü yapmaları ya da merkezdeki yöneticilerin önünde el pençe durmaları işçi sınıfının zarar vermektedir. Oysaki işçi sınıfının en önemli konumlarından biridir temsilcilik.
İş yerinde işçilerin bir arada örgülü durmasını sağlamak, iş yerinde işçi komitelerini kurup hem işverene ve gerekirse genel merkeze kafa tutacak konumda olmak gerekiyor. Ancak sınıf bilinçleri olmadığından ve mücadeleye uzak olduklarından dolayı bir çok temsilci işçilerden uzak sadece kendi adlarına u işi kariyer olarak görüyorlar.
İşçilerin mücadele örgütü olan sendikalar bu derece sınıfa uzakken işçi sınıfının sınıf bilincinin ilerlemesini beklememek gerekiyor. Günümüz şartlarında işçilerin eflasyona yenilmeleri ve birçok işçinin borç batağında olması onları iş yerlerinde olan bütün olumsuzluklara boyun eğmek zorunda bırakıyor.
Kapitalistler, bilinçli ve sistematik bir şekilde işçileri borç batağına sokup mücadeleden uzaklaştırarak, her şeye boyun eğen bir sınıf oluşturmak planlarını kısmen başarmış olsalar da, artık bıçak kemiğe dayanmış durumda! İşçi yığınlarının sanayi bölgelerinde sendikalara rağmen kendiliğinden direnişlerini yükselmesi önümüzdeki süreçte direnişlerin daha da yükseleceğinin habercisi… Bu direnişlerin kazanılması için artık her alanda mücadeleye hazır olmak durumundayız.