UİB’den (Uluslararası İşçi Birliği) İran’daki Protestolara Destek Açıklaması

UİB’den (Uluslararası İşçi Birliği) İran’daki Protestolara Destek Açıklaması

ULUSLARARASI İŞÇİ BİRLİĞİ (UİB-DE) Sekreterliği ÇEVİRİ: CAN GÜROLA

İran’daki yaygın protestoların ve kitlesel seferberliklerin üçüncü ayına girdik. Üç ana toplumsal gücü (kadınlar, gençler ve ezilen uluslar) kitlesel olarak seferber eden bu mücadele dalgası, İslamcı kapitalist rejimi krize soktu. Seferberliğin derinliği son 5 yılda yaşananlardan daha katı sonuçlara yol açtı, buna yönelik baskının derecesi de öyle. Humeyni’nin diktatörlük rejimi 40 yaşında ve bugün demokratik özgürlüklerin, sosyal refahın ve ekonomik hakların garanti altına alınacağı bir geleceğe sahip olma hakkını talep eden yeni bir nesil ona karşı ayaklanıyor.

UİB-DE (Uluslararası İşçi Birliği-Dördüncü Enternasyonal) İran halkının kendi hükümetini devirme hakkını aktif olarak desteklemektedir; Herhangi bir yabancı hükümet müdahalesinden bağımsız olarak kendi kaderlerini ellerine almalarını ve özgürlüklerinin toplumsal maddi temelini güvence altına almak için devrimlerine sonuna kadar önderlik etmelerini destekliyoruz. Bu nedenle süregelen mücadeleyi destekliyoruz ve dayanışma içindeyiz.

Artan Hükümet Baskısıyla Karşı Karşıya Olan Protestocular Taktik Değiştiriyor

Rejimin protestoculara yönelik baskısının kapsamı hakkında uluslararası kuruluşlar tarafından hazırlanan birkaç rapor var. Kürt bölgelerinde, Batı İran’da en az 80 protestocu öldürüldü ve İran dışında bulunan İnsan Hakları Aktivistleri Haber Ajansı (HRANA) toplam 419 kişinin öldüğünü bildirdi. 15.000 protestocunun tutuklandığı, hapishanelerde işkence yapıldığına dair raporlar var ve rejim şimdiden eylemcilere “muharebe” (Allah’a savaş açmak) suçlamasıyla 3 ölüm cezası verdi. Ayrıca The Economist, Devrim Muhafızları Birliği’nin zırhlı araç birliklerinin “İran’ın kuzeybatısındaki Kürt bölgesindeki Mahabad ve Javanroud dahil şehirlere [ilerleyerek] protestoculara makineli tüfeklerle ateş açtığını” ve “helikopterlerin tepelerinde [uçtuğu]… dronelar savaş şarkıları yayınlıyor” şeklinde haber geçti. En şiddetli baskı, Kürt bölgelerinde kalabalığa gerçek mermiyle ateş açılmasıyla yaşanıyor, ancak güneydoğudaki Beluciler ve güneydeki Araplar (çoğu Sünni) gibi diğer ezilen uluslar da de bundan zarar gördü.

Baskı nedeniyle, protestocular taktik değiştiriyor, Devrim Muhafızları Kolordusu’nun kalabalığa ateş ettiği kitlesel mitinglerden spontane ani kalabalık protestolarına doğru dönüşüm yaşanıyor. Protestocular, polis karakolları gibi İran devletinin sembollerini ve hatta bugün bir devlet müzesi olan Humeyni’nin atalarının evini ateşe veriyor. Sosyal medyadaki pek çok video, Tahran metro istasyonlarında her gün rejime ve kadın haklarına karşı “sapık sensin, özgür kadın benim” sloganlarıyla yapılan yüzlerce protestoyu gösteriyor.

Der Spiegel, “Güvenlik güçleri daha sık ateş açsa da biz pencerelerden bağırıyoruz. Devlet televizyonunda reklam veren firmaları boykot ediyoruz. Kürt bölgelerindeki insanlar için yardım topluyoruz, kredi kartı yerine nakit para kullanıyoruz. Onlara yardım etmek zor ama bazı insanlar deniyor. Karşıdan karşıya geçtiğimizde, birbirimize zafer işareti V’yle selam veriyoruz. Uyumak için ağlıyoruz ve yeni bir umutla uyanıyoruz.”

Kürt bölgelerinde, devlet baskısına karşı nefsi müdafaa sağlamak için eylemciler arasında sokak muharebesi kılavuzları dolaşmaya başladı ve en az 60 İran askeri ve polisi protestocular tarafından öldürüldü. The Economist ayrıca, “Komşu Irak’ta bulunan Kürdistan Özgür Yaşam Partisi’nin (PJAK) destekçileri, dağlardan İran’a silah ve koruyucu teçhizat kaçırdıklarını söylüyorlar” şeklinde haber geçti.

İşçi Sınıfının Huzursuzluğu Devam Ediyor

Grevler ülke genelinde devam ediyor ve Kürtlerin artık silahlı direniş aşamasına gelmesi ve kadın ve gençlerin genelleşen protestoları ile birlikte devam eden işçi sınıfının seferberliği ile artıyor. Esnaf, hareketin başından beri düzenli olarak kepenk kapatarak grev yapıyor. Kasım ayının sonunda kamyon şoförleri protestolara katıldı ve bugün rejime karşı emek direnişinin öncüsü oldular. Sanayi işçilerinin diğer grevlerini desteklemek için İsfahan, Bandar Abbas, Kazvin ve Kirmanşah gibi birçok şehirde greve gittiler. Bu son grev eylemi, 26 Kasım’da kamyoncuların rejime önemli bir darbe indirerek 10 günlük iş bırakma çağrısı yapmasıyla başladı.

Ayrıca, İran’daki muhalefetin haber kaynaklarından biri olan Iran International, “çelik ve otomobil fabrikalarında çok sayıda işçinin harekete geçmiş” olduğunu bildirdi (Esfahan Steel Company, Alvand SarmaAfarin Incorporation, Morattab Car Manufacturing, Safe Khodro Car Manufacturing Company, Qazvin’s Pars gibi). Aletleri Şirketi). Ayrıca, geçtiğimiz haftalarda “otomobil üretimi, ev aletleri, ağır sanayi, petrokimya, petrol, gaz, şeker kamışı dahil olmak üzere düzinelerce endüstriyel birimdeki işçilerin” yerel grevler düzenlediğini ve protestoların ve hükümet baskısınına rağmen 140’tan fazla üniversitede protesto gerçekleştirildiği haberi geçildi.

Rejim Krizi Derinleşiyor

İDMO (İran Devrim Muhafızları Ordusu) Mısır’daki orduya çok benzer şekilde, ekonominin kilit sektörlerini kontrol eden bir ekonomik kast gibi işlev görüyor. Der Spiegel, “ekonominin büyük alanlarının kontrolüne sahip olduğunu açıklıyor: Havaalanları, petrol terminalleri, hastaneler ve üniversiteler”. Bu yozlaşmış elitler, bugün İran’daki emekçiler tarafından kitlesel olarak nefret ediliyor, özellikle de mevcut dört nala enflasyon sebebiyle. İran hükümeti, İran’daki kapitalist sömürü sisteminin çıkarlarına hizmet ediyor. Egemen sınıflar, ulusal ekonomiyi daha da geliştirmek için yeterli emperyalist yatırımı elde etmeye can atıyorlar, ancak bunu başaramıyorlar. Projeleri, ABD ve AB yaptırımlarıyla zayıfladı ve bu nedenle, gerici ideolojiler aracılığıyla yoksul ve ezilen milliyetler kadar emek üzerinde de demirden bir baskıyı sürdürmek dışında çaresizler.

Rejimin derinleşen krizi, rejimin yoğun bir iletişim kampanyası düzenlediği Katar Dünya Kupası’nda apaçık ortadaydı. Birincisi, İran milli takımının futbolcuları rejimin üst düzey liderleriyle gülümseyerek fotoğraf çektirmelerine rağmen milli marşa katılmayı reddettiler. Bu, cani rejimin yanında herhangi bir şekilde taraf tutmalarına karşı muazzam bir halk baskısının sonucuydu. Buna ek olarak, birçok İran futbol taraftarı rejime karşı çıkmak için maçı boykot ediyor ve birçoğu protestoları desteklemek için bayrak ve pankartlar getirmeye niyetliydi, ancak Katar polisi tarafından bunu yapması yasaklandı. Sonraki maçlarda İran takımı marşı söyleyince, bunun rejimin ailelerinin hayatını tehdit etmesinden kaynaklandığı herkes tarafından anlaşıldı. Yine de krizin en inanılmaz tezahürü rejimi küçük düşürmenin dolaylı bir yolu olarak İranlıların alenen kendi milli takımlarının yenilgisini desteklemesiydi. 29 Kasım’da İran, ABD’ye (Washington’un ülkeye uyguladığı feci yaptırımlar ve emekçi insanlara zarar veren yaptırımlar nedeniyle İran’da derinden nefret edilen bir takım) karşı kaybettiğinde, ülke büyük tezahüratlar ve sokak kutlamaları yaptı. Bu yüzden milli takımının yenilgisini kutlarken İranlı 27 yaşındaki Mehra Samak rejim tarafından vuruldu.

Yine de cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin başkanlık ettiği rejim artık tek parçalı değil. Çatlaklar açılıyor ve genişleyebilir. İran’daki resmi medya şimdi, gelecekteki hükümet tipi hakkında bir referandum öneren muhalif seslerden alenen alıntı yapıyor. Ayrıca, halktaki huzursuzluğu saptırmak için seçimler önerildiği de aktarılıyor. Bazı analistler açıkça “İDMO’nun iktidarda kalmanın bedeli olarak kadınların başörtüsü takmak zorunda olması gibi bazı İslamcı gerekliliklerden feragat edeceğini” düşünüyorlar. İrşat Devriyesi’nin (tesettür polisi) feshedilebileceğine dair haberler var, bu da hareket için muazzam bir zafer olacaktır. Aslında çok sayıda rapor, giderek daha fazla kadının sokaklarda peçe takmadığını belirtiyor. Bu, hem kentsel hem de kırsal alanlarda ve ülkenin tüm coğrafi bölgelerinde birçok farklı kuşaktan kadını içeriyor. Kadınlar haklarını eylemde topluca savunuyorlar, sokakta birbirlerini koruyorlar ve birbirlerine özgürleşme kararlılılıklarını gösteriyorlar.

İleriye Giden Yol

Bugün İran’daki protestocular, kadın hakları veya ekonomik talepler etrafında dile getirilen taleplerle sınırlı değil. Protestolar artık rejimin sona ermesi talepleri etrafında birleşiyor. Gerçek bir sosyal değişimin meydana gelmesi için, İslami rejimin İran halkı tarafından ve sadece onlar tarafından devrilmesi gerekir. Devam eden devrimci yükselişin başarısı, direnişi ulusal çapta koordine etme becerisine, işçi sınıfının kendini savunma yöntemlerinin daha da geliştirilmesine ve bağımsız bir işçi sınıfı önderliğinin ortaya çıkmasına bağlıdır. Bu sürecin anahtarı, sanayi proletaryasının ülkeyi tamamen felç edebilecek ve Devrim Muhafızları kadrosunu besleyen kârları kesebilecek bir genel grev örgütleyerek oynayabileceği rol olacaktır. Bu nedenle, rejimi devirmek için devam eden tüm grevlerin tam olarak desteklenmesi, diğer sektörlere ve diğer coğrafi alanlara yayılması ve ulusal düzeyde birleştirilmesi gerekiyor.

İran rejimi bugün Putin’in bir müttefiki ve Ukrayna direnişini ezmek için silahlar (özellikle insansız hava araçları ve füzeler) sağlıyor. İran halkının Reisi ve Humeyni’ye karşı, demokratik hakların, özellikle de kadınların ve ezilen ulusların haklarının güçlü bir şekilde onaylanmasıyla kazanacağı bir zafer, Putin’i daha da tecrit edecek ve Ukrayna direnişini harekete geçirecektir.

Sosyalistler olarak, İran rejiminin çizgisine ayak uyduran neo-Stalinist akımların aktardığı anlatılara karşı çıkıyoruz ve bu protestoları onları itibarsızlaştırmak için “yabancı ajanlar” tarafından kışkırtılmış olarak yapılan nitelendirmelere karşı çıkıyoruz. Bu anlatılar, kapitalist çıkarlarını kamufle eden ve sahte ve içi boş bir “anti-emperyalist” retorik altında emekçi halkın kanlı baskısını meşrulaştıran cani Reisi, Esad ve Putin rejimlerini güçlendirmekten başka bir işe yaramıyor.

İran’daki mevcut rejimin yerini bir işçi sınıfı hükümetinin alması gerektiğine inanıyoruz. Yalnızca işçiler, çiftçiler ve ezilen uluslar tarafından yapılan ve yönetilen bir hükümet, sömürünün olmadığı, ücretsiz sağlık ve eğitimin olduğu bir toplumu inşa etmek ve ezilen ulusların ayrılma hakkıyla kadınlara ve LGBT topluluğuna dönük tam eşitlik taleplerini de içeren tüm demokratik hakları güvence altına almak için tüm ekonominin kontrolünü emekçilerin ellerine verebilir.

Tüm dünyada 15.000’den fazla siyasi tutsağın derhal serbest bırakılmasını ve İranlıların yaşam standartlarını düşüren ABD ve AB yaptırımlarının sona ermesini talep etmeliyiz. Dayanışma eylemlerine ve gösterilerine katılmalıyız. Dünyanın her yerindeki emekçiler, sendikalarını, öğrenci ve toplum örgütlerini dayanışma eylemleri ve kampanyalarına katılmak için seferber ederek İran’da savaşanlarla maddi dayanışma sağlamalı, mücadelelere önderlik eden emekçilerin seslerini yükseltmeli ve kanlı rejime karşı mücadelelerini desteklemelidir.

Yazar Hakkında