Bir özelleştirme Hikayesi ve İzmir Limanı’nda Yıllardır Süren Mücadele

Bir özelleştirme Hikayesi ve İzmir Limanı’nda Yıllardır Süren Mücadele

Pınar Başol

AKP iktidarı boyunca pervasızca devam eden özelleştirmeler, İzmir Alsancak Limanı’nın özelleştirilmesi ile devam ediyor. Özelleştirme yüksek kurulunun 30.12.2004 tarihli, 2004/128 No’lu kararı ile başlayan süreç, TCDD’ye ait İzmir Limanı’nın 2007 yılında 49 yıl süre ile “işletme hakkının verilmesi” yöntemiyle özelleştirilmesi için ihale edilmesiyle devam etti. İhale Hutchison Grubu ve yerel ortakları Global Yatırım Holding ile Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) tarafından verilen 1 milyar 275 milyon dolarlık teklifle kazanılmıştı. Liman-İş Sendikası’nın mücadelesi ve açtığı davanın sonucunda 2009 yılında ihale iptal edildi.

İzmir Limanı’nın ikinci ihalesi 21 Eylül 2012’de yapıldı. Yeni planlamada limana yapılması düşünülen AVM, halkın, yerel yönetimin ve STK’ların tepkisiyle karşılaştı. İtirazların katkısı ile ihaleye sadece bir firma teklif verince ihale yine iptal edildi.

2015’te tekrar başlatılan özelleştirme ihalelerine tepki gösteren Liman İş Sendikası İzmir Şubesi Başkanı Serdar Akdoğan, “Devlet, İzmir Limanı’nda işleyişi bilinçli olarak aksatıyor. Hizmet verilemeyen, atıl, işlevsiz bir liman görünümüne sokup, devletin sırtındaki kamburu kaldıralım gibi bir yaklaşımla hareket ediliyor. Amaçları Aliağa’daki özel limanlara rant sağlamak. Kâr eden limanımızı, yandaş sermayeye rant yolu açmak için yok pahasına satacaklar. Ama direneceğiz,” diyordu.

Özelleştirme girişimlerinden sonuç alınamayınca İzmir Limanı 2017 yılında varlık fonuna devredildi. Varlık Fonu’nun limanı kiralama, devretme veya satma yetkisi bulunmakta.

2023’te Yeniden Özelleştirme Saldırısı

Kasayı boşaltan Saray, 2023’te yeniden liman satışını gündeme getirdi. İyi işletilemediği, Aliağa Limanı’nın ihracat rakamlarına göre geride kaldığı, söylenen yatırımların yapılamadığı gibi gerekçelerle özelleştirmenin kaçınılmaz olduğunu söylemeye başladılar. Ancak biliyoruz ki İzmir Limanı bilinçli olarak yıllardır tam kapasiteyle çalıştırılmıyor.

Bakandan Açıklama

Mevcut ekonomik sorunların çözümünü Körfez ülkelerinden gelecek parada arayan Saray, şu sıralar “dost” ülkelerin kapısını çalıyor. Karşılığını ise özelleştirmeler veya türlü çılgın projelerle ödeyecek.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Bloomberg’e yaptığı açıklamada, “Körfez ülkeleriyle yatırım için görüşmelerimiz var ve Alsancak Limanı da bu görüşmeler ve yatırımlar kapsamında” dedi. Uraloğlu, Türkiye’nin ve söz konusu ülkelerin bakan yardımcıları düzeyinde temasta olduğunu söyledi.

Özelleştirmenin Sonuçları

İzmir Limanı’nın satılması tartışmaları, yabancı sermayeye satış konusuyla dönmektedir. Ancak esas sorun bu değil. Zira satın alan patronların yabancı ya da yerli olması özelleştirmenin olumsuz sonuçlarını değiştirmez. Bu ulusalcı düşüncenin örneklerini Erdemir, Kardemir vb. fabrikalarda gördük. Ulusalcıların savunduğu yerli patronlar, işçileri ve bölge halkını sömürmede yabancılardan farklı değiller. Bu nedenle sorunumuz yabancı sermaye değil, özelleştirmenin tam da kendisidir.

İzmir Limanı’nın özelleştirilmesine karşıyız çünkü özelleştirme işsizliktir, sendikasızlıktır, güvencesizliktir. Kar amaçlı çalışan özel sektör, karlılığı arttırmak için işçi kıyımı yapmaktadır.  Özelleştirilen limanlarda sendikal örgütlülük yok edilmektedir. Devirle beraber iş akitleri yenilenen işçiler, sendikalarından istifa etmeleri şartıyla akit imzalayabilmektedir. İş yerlerinin işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda mevzuata uymamaları nedeniyle hastalık ve kaza riski yükselmektedir. Daha önceki liman özelleştirme deneyimleri işçiler için çalışma koşullarının, sosyal haklarının daha kötüye gitmesi ve bu şartlara boyun eğmek zorunda bırakılmalarıyla sonuçlandı. 

Özelleştirmeyi durdurabilmek için, Türkiye’nin dört bir yanında işçiler, İzmir Limanı başta olmak üzere kalan son kamu iş yerlerinin satışını durdurmak için birleşmeliyiz, liman çalışanlarının mücadelesi etrafında seferber olmalıyız.

Yazar Hakkında