Madagaskar: Fransız emperyalizmi tarafından ülkeden kaçırılan devrik Başkan Andry Rajoelina kimdir?

Madagaskar: Fransız emperyalizmi tarafından ülkeden kaçırılan devrik Başkan Andry Rajoelina kimdir?

Fransızca’dan çeviren: R. Ülkü

Dünyanın doğusunda farklı bir dizi ülkede birbiri ardına yaşanan ayaklanma dalgasına dikkat çekmeye devam ediyoruz. Nepal, Endonezya, Sri Lanka, Kenya, Filipinler gibi ülkelerde başlayan ve ağırlıklı olarak GeNZ protestoları diye isimlendirilen ayaklanmalar, son olarak Afrika kıtasının doğusunda bulunan bir ada ülke olan Madagaskar’da hükümetin devrilmesine yol açtı.

  • Andry Rajoelina, günler süren gençlik ayaklanmaları sonunda Fransız ordusu tarafından Madagaskar’dan kaçırıldı. Fransız emperyalizminin şımarık çocuğu olan devrik başkanın yolculuğuna bir göz atalım.

Eskiden gençlik ve çevre bölge özlemlerinin temsilcisi olan Andry Rajoelina, Fransız emperyalizminin ve komprador burjuvazinin sembolü haline geldi. Baskıcı rejimiyle otuzdan fazla kişinin ölümünden ve ülkenin genel olarak emperyalistlere ve Madagaskar burjuvazisine boyun eğdirilmesinden sorumlu olan Rajoelina, sonunda Fransız ordusunun yardımıyla Réunion’a kaçarak henüz bilinmeyen bir yere hareket etti. Ondan birkaç saat önce, en yakın müttefiklerinden biri olan milyarder Mamy Ravatomanga da ailesiyle birlikte adadan kaçarak Mauritius’a sığınmıştı. Bu satırları yazdığımız sırada, Madagaskar ordusunun elit birliği olan CAPSAT (personel, idari ve teknik hizmet kuvvetleri) protestolara desteğini açıkladı. Durum, hâlâ belirsizliğini koruyor. Ancak gelişmeler halk sınıflarına, bir dönem Rajoelina’ya iktidarı devreden rejime karşı, ordudan, Madagaskar devletinden ve Kiliseler Konseyi’nden tamamen bağımsız, net bir alternatifin ortaya çıkması gerektiği konusunda bir uyarı niteliğinde.

Rajoelina’nın son haftalarda yükselen eylemlerin ardından ülkeden kaçışı için -emperyalist medya tarafından tasvir edildiği gibi kader ve boyun eğme ülkesi olmaktan çok uzak bu adada- uzun süredir devam eden toplumsal mücadelenin yeni aşaması denebilir. 50 yıldır, hiçbir kitle hareketi Madagaskar devleti ve ekonomisi üzerindeki Fransız hakimiyetinin bu denli sorgulanmasını sağlamamıştı. Bu eşi görülmemiş büyüklükteki hareketin hedefi olan ve devletin tüm baskı araçlarını kullanan “Fransız başkan” Andry Rajoelina, neo-kolonyalist siyasi düzenin aşırılıklarını ve hatalarını bünyesinde topluyordu. Bir zamanlar gençliğin gönlünü fethetmişken nasıl da gençliğin celladına dönüştüğünü anlamak için, 15 yıllık Rajoelina rejimine ve içinde yer aldığı siyasi tarihe dönüp bakmamız gerek.

Tsiranana’dan Rajoelina’ya: Fransız emperyalizmine sadık bir rejim

Madagaskar, 63 yıllık Fransız egemenliğinden sonra 1960’ta bağımsızlığını kazandı. Bu, 1947 ayaklanmasıyla başlayan ve adanın proleter güçlerini ciddi olarak zayıflatan sömürgecilikten kurtulma sürecinin sonucuydu.

Dekolonizasyon, Madagaskar’ın güneyindeki sömürge memurlarını ve küçük toprak sahiplerini temsil eden, Philibert Tsiranana liderliğindeki Madagaskar Yoksunlar Partisi’ni (PADESM) destekleyen Fransa’nın himayesinde gerçekleştirildi. Tsiranana, V. Cumhuriyet ve CFA frangına bağlı bir Franko-Afrikan rejimi kurdu. Tsiranana, kamu sektöründe işbirliklerle, finans, sanayi ve tarım alanlarında yatırımcılarla Madagaskar devletini Fransızlara sundu.

Philibert Tsiranana

1972 yılında, geniş çaplı bir sosyal hareket bu iktidara son verdi. Bunu, ardarda gelen askeri hükümetlerin damga vurduğu bir istikrarsızlık dönemi izledi. Bu iç mücadeleler sonucunda, adanın başlıca siyasi gücü haline gelen birleşik bir ordu ortaya çıktı. 1975 yılında Amiral Didier Ratsiraka iktidarı ele geçirdi. Aktif bir işçi sınıfı ve öğrenci gençliği karşısında Ratsiraka, emperyalist düzenden gerçek bir kopuş olmaksızın Marksist söylemlerle üçüncü dünya yanlısı bir askeri yönetim kurdu: Rejim zaman zaman Doğu Bloğuna açılsa da Fransa, ekonomik ve siyasi müdahalesini sürdürecekti.

Didier Ratsiraka- Kızıl Amiral

“Kızıl amiral” 1986 yılında, BM ve Fransa’nın baskısı altında, ülkenin dış borcu karşılığında liberal bir dönüşüm gerçekleştirerek sendika ve öğrenci muhalefetini ezdi. Ratsiraka seçim özgürlüğünü yeniden tesis etti, ancak bu onun 1993 yılında Albert Zafy’ye yenilmesine neden oldu. Beş yıllık dönemin ardından Ratsiraka ordunun, Kiliseler Konseyi’nin ve Fransa Dışişlerinin desteğiyle yeniden iktidara geldi. Devleti otoriter ve merkezi nitelikte yeniden şekillendirdi ve dış desteklerle, özellikle de İsrail’in desteğiyle zor aygıtını güçlendirdi. Bu sertleşme, 2001 seçimlerinde Marc Ravalomanana karşısındakini yenilgisini hızlandırdı.

Başkent Antananarivo belediye başkanlığından gelen, “Madagaskar’ın Berlusconi’si” denebilecek bir iş insanı ve medya patronu olan Ravalomanana, 1986’daki liberalleşmeyle zenginleşen bir girişimci sınıfın ekonomik hırslarını temsil ediyordu. Ancak bu burjuva-ulusal bağımsızlık hayali, Fransızların Madagaskar ekonomisi üzerindeki hakimiyetine bir alternatif bulunmasını gerektiriyordu. Ravalomanana, ülkeyi Amerikan, Alman ve Çin sermayesine açarak emperyalist ittifakları çeşitlendirmeye çalışıyordu. Tarım endüstrisi ve turizm yatırımlarına yönelik liberalleşme politikaları, Madagaskar ekonomisinin bağımlı yapısını dönüştürmede başarısız oldu. Muhafazakâr güçler, bu kez Fransız statükosuna sadık yeni bir aday buldu: Andry Rajoelina.

Andry Rajoelina

Rajoelina’nın ilk dönemi: Suya düşen demokrasi umutları

Albay bir babanın oğlu olan girişimci Rajoelina, 2007 yılında, kurucusu olduğu Tanora Malagasy Vonona (TGV “Kararlı Madagaskar Gençliği”) partisinin başındayken, Antananarivo belediye başkanı oldu. Devraldığı belediyedeki yolsuzlukları ifşa eden Rajoelina, Ravalomanana’nın karşısında, sivil ve ekonomik özgürlük isteyen girişimci burjuva kesimi daha fazla temsil eden, yolsuzluk karşıtı genç bir belediye başkanı imajı oluşturdu. Bu politika, ona kentli gençlerin yanı sıra, egemen etnik grup Merina’lar tarafından ayrımcılığa maruz bırakılmış kıyı halklarının da desteğini kazandırdı. Çünkü Ravalomanana aynı zamanda Merina’ların tarihsel ayrıcalıklarının koruyuculuğuna soyunmuştu. Rajoelina, tek başına, Ravalomanana’nın etrafında oluşan sayısız mali skandalı ifşa eden başlıca odak haline geldi.

13 Aralık 2008’de Rajoelina’ya ait televizyon kanalının kapatılması üzerine taraftarları Antananarivo’da protestolar başlattı. Ocak ve Şubat 2009’da Rajoelina, adanın geri kalanı da ayaklanmaya katılmışken halkı hükümeti devirmeye çağırdı. Ayaklanmaya verilen karşılık büyük şehirlerde yüzlerce kişinin ölümü ve yaralanmasıyla sonuçlandı. Kilise Konseyi, cumhurbaşkanını kınadı ve ordunun da kesin desteğini alan muhalife onay verdi. Ordunun desteğini arkasına alan 10.000 Rajoelina taraftarı 17 Mart’ta cumhurbaşkanlığı sarayını bastı, Ravalomanana istifa etti ve Rajoelina iktidara getirildi.

Rajoelina, Madagaskar’ın yeni güçlü adamı oldu. Gençlerin ve tarım-gıda sektöründeki sendikal bürokrasinin el verdiği Rajoelina, ülkenin iki temel gücü olan ordu ve Kiliseler Konseyi’nin desteğini de arkasına almıştı. Fransa Dışişleri, 2009’daki şiddet olaylarını resmen kınamış olsa da Rajoelina iktidarı ele geçirirken Fransa Büyükelçiliği’ne sırtını vermişti.

Bu darbe öncelikle Fransız emperyalizminin işine yaramıştı. Nicolas Sarkozy, Fransa’nın tüm sömürge topraklarındaki konumunu güçlendirmek istiyordu ve Madagaskar, Hint Okyanusu’nun güneybatısındaki kilit konumuyla özel bir öneme sahipti. Rajoelina, Sarkozy’nin desteğiyle, Franko-Afrikan ilişki ağlarına ve Fransa’ya bağlı olan ekonomik oligarşiye yaslanan otoriter hükümetini sağlamlaştırdı. Fransız kapitalizminin Sarkozy’ci dönüşümüyle birlikte, bu hükümetin enerji, telekomünikasyon, bankacılık ve özellikle Total ve Bolloré’nin çıkarı doğrultusunda yeniden düzenlenen madencilik ve petrol sondajı gibi temel sektörler üzerindeki kontrolü güçlendi. İç politikada Rajoelina, rant ve özelleştirme ekonomisini dayatarak ülkenin yapısal bağımlılığını artırmıştı. Milliyetçi söylemler, SADC (Güney Afrika Kalkınma Topluluğu) ve Afrika Birliği aracılığıyla krizden çıkış müzakerelerini yöneten Fransa’nın Afrika siyasetine olan ilgisini pek gizleyemiyordu. Kent yoksulluğu artıyor, sendikalar susturuluyor ve ordu rejimin temel direği olmayı sürdürüyordu.

Fransa Dışişleri, Rajoelina iktidarının yıpranmasının kendi itibarına zarar verebileceğini hissederek, 2014 yılında darbeci cumhurbaşkanına seçimler yoluyla “demokratik normalleşmeyi” dayattı. Yenilgi riskiyle karşı karşıya kalan Rajoelina, bakanlarından Hery Rajaonarimampianina’yı aday gösterdi. Seçilen Rajaonarimampianina, ordunun ve burjuvazinin bazı kesimlerinin desteğiyle, jeopolitik bir değişiklik olmaksızın selefini marjinal bir konumda bıraktı. Onu zirveye taşıyan emperyalist güçlerce aldatılmış olan Rajoelina, dönüşüne hazırlanmaya başladı.

İkinci Dönem: İktidarda ama muktedir değil

Rajoelina, yabancı müdahaleleri kınayan ve Fransa’dan Dağınık Adalar’ın[1] iadesini talep eden milliyetçi ve egemenlikçi söylemleriyle 2019 seçimlerini kazandı. Ülkenin orman ve tarım kaynaklarını Rus ve Çin sermayesine açan Rajoelina, çok-taraflı bir retorikle, tıpkı kendinden önceki Ravalomanana gibi, Fransız vesayetinden bağımsız bir bölgesel aktör olarak kendini kabul ettirmeye çalışıyordu. Pandeminin ortasında, 2020’de, Rajoelina Covid-Organics’i tanıtarak jeopolitik bir hamle yapmaya çalıştı. Covid-Organics, koronavirüse karşı Afrika’nın ilacı olarak tanıtılan bir bitki çayıydı ve Madagaskar’ın “Batı’ya karşı” bilimsel ve siyasi özerkliğini pekiştirmek amacıyla sunulmuştu. Ancak bilimsel olarak doğrulanmaması, DSÖ’nün eleştirileri ve etkinliğinin tanınmaması, bu girişimi acı bir diplomatik başarısızlığa dönüştürdü. Madagaskar’ın güneyinde gıda kıtlığı ve açlık gibi bir dizi ekonomik kriz ikinci döneminde Rajoelina’yı zayıflatmıştı. Dünya çapında fiyatların artması ve servetin TIKO grubunun elinde yoğunlaşması halkın gerginliğini artırdı. Fransa dışındaki uluslararası ittifaklarının (ABD, Almanya, Çin, Rusya) zayıflaması, Rajoelina’yı Fransa ile bağlarını yeniden kurmaya zorladı.

2023 yılında, cumhurbaşkanı için ciddi bir skandal patlak verdi: Cumhurbaşkanına çifte vatandaşlığı yasaklayan ülkede kendisinin Fransız pasaportu sahibi olduğu ortaya çıkmıştı. Macron, Nisan 2025’te Madagaskar’ı ziyaret ettiğinde, desteğine giderek daha fazla bağımlı hale gelen bir Rajoelina’ya yeni Airbus ve EDF yatırımlarını dayattı. Bu ziyaret sırasında Macron, Rajoelina’nın sadakatini tazelemesi karşılığında geri almayı umduğu Dağınık Adalar üzerindeki Fransız egemenliğini yeniden teyit ederek Madagaskarlı meslektaşını küçük düşürmüştü.

İşte Madagaskar gençliğini harekete geçiren, otoriter olduğu kadar yalnız bırakılmış bir lider olan Rajoelina’da cisimleşmiş bu Franko-Afrikan bağımlılığın gün yüzüne çıkması oldu. Rajoelina, askeri bir başbakan atayarak orduya son bir yardım çağrısında bulundu. Ancak bu yetmedi. Madagaskar halk sınıfları ve gençliği, nihayet Rajoelina’dan kurtularak büyük bir zafer kazandı. Madagaskar’daki Z kuşağı hareketi, milyarder Mamy Ravatomanga ve Madagaskar’ın büyük komprador burjuvazisini hedef alarak açıkça genel grev çağrısı yapan ve servetlerinin kamulaştırılmasını talep eden oldukça ilerici talepler dile getirmenin yanı sıra, Rajoelina’ya destek veren Fransız emperyalizminin sorumluluğunu da son zamanlarda daha net bir şekilde ortaya koymaya başladı. Öte yandan, Senato’nun başkan vekilliğini Jean André Ndremanjary’ye devretme manevrası, gerici bir kurum olan Madagaskar Senatosu’nu hedef alan Z kuşağı hareketinin bir kısmının bu sezgilerinde haklı olduğunu gösteriyor.

Şimdi bu ilk muharebe, 2009 darbesinden miras kalan, ordu, jandarma ve kilise gibi gerici kurumların, Madagaskar büyük burjuvazisinin ve Fransız emperyalizminin desteğiyle ayakta kalan rejimi ortadan kaldırmak için büyük bir mücadelenin önünü açmalıdır. Madagaskar büyük burjuvazisinin ve ülkedeki büyük emperyalist grupların mülksüzleştirilmesi ve Fransız ordusunun Büyük Ada ve Dağınık Adalar’dan tamamen çekilmesi için mücadeleyi sonuna kadar götürmek gerekiyor artık. Réunion’da konuşlanmış Güney Hint Okyanusu Silahlı Kuvvetleri (FAZSOI) tarafından gerçekleştirilen tahliye ve Réunion valisinin Fransa’nın “hazır bulunduğunu” (bunun ne anlama geldiğini açıklamaksızın) belirten son beyanları, Madagaskar halk sınıfları üzerinde ağır bir tehdit oluşturmaktadır. Bu önlemler, açıkça devrimci bir durumda, rejimi savunmak için son raddeye kadar gitmeyi göze almış, en hafif tabirle askeri önlemlerdir. Uzun süredir rejimle işbirliğini sürdüren ve şimdi de rejimin istikrarının teminatı gibi görünmeye çalışan Madagaskar ordusu yönetimine hiçbir şekilde güvenilmemelidir.

Hamisi olduğu Madagaskar için Fransa, halkın protestolarına müdahale etmekten çekinmeyecektir. Ancak Fransa’nın son siyasi durumu, V. Cumhuriyet ve Fransız emperyalizmi açısından ciddi bir istikrarsızlık teşkil etmektedir. Madagaskar’daki durum, başta Mayotte ve Komorlar, hattâ Mauritius ve Réunion olmak üzere, bölgedeki gençlerin ve halk sınıflarının emellerini etkilemeye başlayabileceği için artık gerçek bir endişe kaynağıdır. Rajoelina’nın kaçırılırken Réunion’da sadece birkaç saat kalması, hareketin yayılmasından ve Fransa’nın hükümetin doğrudan suç ortağı olarak hedef alınmasından duyulan korkuyu kanıtlar niteliktedir. Ortaya çıkacak sonucun ardarda gelen çeşitli hükümetlere destek veren gerici bir kurum olan ordunun ve onun seçkin birliklerinin eline bırakılmaması için, mevcut hareket mutlaka işçi sınıfıyla buluşmalı, ordudan ve kiliselerden tamamen bağımsız kendi iktidar organlarını oluşturmalıdır. Böylesi bir perspektifin yokluğunda, krizin çözümünü düşmanlarının eline terk etmiş olur.

Bütün bir siyasi zincirin iktidarını elinden almak için gereken tüm siyasi koşullar mevcuttur. Ny maro an’isa no mandresy ny voay: “Timsahın hakkından çokluk gelir.”

Révolution Permanente’de 13 Ekim 2025’te yayınlanan Julien Anchaing’in makalesinden çevrilmiştir: https://www.revolutionpermanente.fr/Madagascar-qui-est-Andry-Rajoelina-le-president-dechu-et-exfiltre-par-l-imperialisme-francais


[1] Les îles éparses: Hint Okyanusu’nda Madagaskar’ın çevresinde dağınık halde bulunan, sabit nüfusu olmayan, Fransa idaresi altındaki birbirlerine uzak beş ada.

Yazar Hakkında