Sol Muhalefet’in ve 4.Enternasyonal’in savaşçısı, Natalya Sedova ve Lev Troçki’nin büyük oğulları Lev Lvoviç Sedov, 16 Şubat 1938’de Stalinist GPU ajanları tarafından Paris’te bir klinikte öldürüldüğünde henüz 32 yaşındaydı. Oysa uluslararası komünist hareket için yapacağı daha çok iş vardı.
Lev Sedov cinayeti, hem Troçki Ailesi’ne karşı terörün devamı hem de Marksizmin devrimci halkasının kopmaması için dünyanın dört bir yanında savaşan Sol Muhalefet ve Dördüncü Enternasyonal militanlarına da bir darbeydi. Çünkü o, sadece bir devrimcinin oğlu değil aynı zamanda uluslararası komünist hareketin de Troçki’den sonra gelen en önemli liderlerinden biriydi.
Sedov, 24 Şubat 1906’da babası Sibirya’da tutukluyken dünyaya gelmişti. Annesi Natalya onun için şöyle diyordu: “Lev, devrime bir çocuk olarak katılmıştı ve son günlerine kadar devrimi asla terk etmedi”. Daha 12 yaşında, 1917 Ekim Devrimi’ne öğrenciyken katılmış ve o büyük isyana tanıklık etmişti. Devrimin ardından Genç Komünistler Birliği üyesi olmuştu. 1923’ten sonra da Stalinist karşıdevrime karşı Sol Muhalefet’in inşa mücadelesine katıldı. Olağanüstü matematik yeteneğine sahip olan Lev Sedov, tercihini devrim ve insanlığın kurtuluşuna adadı.
Troçki ve Natalya Sedova, 1927’de Almatı’ya sürgüne gönderildiğinde, onların peşinden Kazakistan’a gitti. Moskova’daki Sol Muhalefet’le Troçki’nin iletişimini sağladı. Ardından anne ve babasıyla Büyakada’ya sürgüne gönderildi. Önce Türkiye’de, sonra Berlin ve Paris’te babasının arşivini toparladı. Troçki’nin “Hayatım, İhanete Uğrayan Devrim, Rus Devriminin Tarihi” kitaplarının hazırlanmasına önemli katkı sağladı. Uluslararası Sol Muhalefet’in Rusya temsilcisi, Biulletien Oppozitsii’nin editörü oldu. Ve çok zor koşullarda bültenin SSCB’ye girmesini sağladı. GPU, durumun farkındaydı ve etrafını ajanlarla sardı.
Troçki, Zinoviev, Kamenev ve diğer birçok Bolşevik liderin yargılandığı 1936 Moskova Duruşmaları’nda Lev Sedov da yargılananlar arasındaydı. Troçki iftira ve yalanlara cevap veremiyordu çünkü Norveç Hükümeti, Stalin’in baskısıyla, siyasi konuşmalarını ve yazılarını yasaklamıştı. İşte tam bu dönemde Sedov, “Kızıl Kitap” ile Moskova Mahkemelerindeki iftiralara cevap verdi. Kitap birçok dile çevrildi. Kızıl Kitap’la, Stalin’in Bolşevik-Leninistlere dönük iftira kampanyasını teşhir etti. Troçki için bu paha biçilmez bir armağandı.
Bu iftira selinde milyonlarca insan kamplara gönderildi. Yargısız katliamlar yapıldı. Leon’un kız kardeşi Zina, intihara gidecek bir sürece Stalin tarafından mahkûm edildi. Sedov, Zina’nın 6 yaşındaki oğlu Esteban Volkov’un bakımını üstlendi. Küçük kardeşi Sergei de parlak bir akademisyenken, Rusya’da işçileri zehirleme iftirası ile çalışma kampına gönderildi ve orada öldürüldü.
Meksika’ya gitmeyi siyasi faaliyetleri nedeniyle reddetti ama yine de tüm faaliyetleri kontrol altındaydı. En yakın arkadaşı Mark Zborowski bir Stalin ajanıydı. Depresyon ve uykusuzluk nöbetleri geçiren Sedov’u hastaneye yatmaya Zborowski teşvik etti. Ağrı ve bilinç kaybının ardından kısa bir süre sonra klinikte öldü. Hastanenin sahibi ise Stalin gizli servisine çalışan Dr. Boris Girmounski idi. Bugüne dek ispatlanmamış olsa da Sedov’un GPU tarafından zehirlenerek öldürüldüğü biliniyor. Bu cinayetiyse Troçki’ninki izleyecekti.
Troçki kaybettiği yoldaşı ve oğlunun ardından şöyle yazdı:
“Elveda Leon, elveda, sevgili ve eşsiz dostum. Annen ve ben, kaderin senin ölüm ilanının ardından bize bu korkunç görevi yükleyeceğini asla düşünmemiştik, asla beklemiyorduk. Biz gittikten çok sonra senin ortak davamızın devamcısı olacağına inancımız tamdı. Ama seni koruyamadık. Hoşçakal Leon! Dünya emekçilerinin genç kuşağına kusursuz hatıranı miras bırakıyoruz. Daha iyi bir dünya için çalışan, acı çeken ve mücadele eden herkesin kalbinde yaşayacaksın. Tüm ülkelerin devrimci gençliği! Bizden Leonumuzun hatırasını kabul edin, onu oğlunuz olarak kabul edin – buna layıktır – ve bundan böyle onun savaşlarınıza görünmez bir şekilde katılmasına izin verin, çünkü kader onu nihai zaferinize katılma mutluluğundan mahrum etti.”
Lev Lvoviç Sedov, Sosyalizme Dek Daima!
Esat Erdoğan