YAZAN: AL-Hareth Taha(*) Çeviri: Kırmızı Gazete Editoryal
Direniş Sürecindeki değişimler nasıl yapıldı ve 1967 yenilgisinin rövanşı neden gecikti?
Filistin direnişinde, El Kassam Tugayları’nın, diğer grupların yönelimlerinden tamamen farklı bir ideolojisi mevcut. Filistin halkını mutlak anlamda yönlendirme ve birleştirme konusunda son söz onlardaymış gibi görünüyor. El Kassam savaşı yürütürken Filistin halkının belirgin bir umutla onların arkasında sıraya girdiği görünüyor. Bu hiç de durup dururken ya da tesadüfi olarak ortaya çıkmadı çünkü eylem biçimlerini tam da buna göre seçiyorlar.
El Kassam Tugayları’nın askeri hareketiyle ilgili olarak dün yaşananlar ister askeri düzeyde ister stratejik düzeyde bakıldığında, harekatın nasıl kontrol edileceği ve hızlandırılacağı; hedeflerin seçilmesi ve şüphesiz biçimde hassas, düşünceli ve kontrollü bir şekilde kontrol edilmesi ilginç ve şaşırtıcıdır. Bunlara bakınca, tugayların büyük savaş ve askeri deneyime sahip, organize ve yüksek eğitimli bir ordu olduğu anlaşılmakta.
Bu “sürpriz” in nasıl gerçekleştiğini biraz anlamak için Kassam’ın çalışma tarzını anlamamız gerekiyor. Tugaylar tüm askeri operasyonlarında organize ve dakik bir şekilde hareket ediyor ve buna bağlı olarak stratejilerine güveniyorlar. Öte yandan harekatları son derece gizli tutuluyor. Askeri planlar sadece askeri liderler tarafından bilinir ve liderler çok dikkatli davranan ve gizlilikle çevrili insanlardır.
Bu son eylemin ve reaksiyonun sürprizi hakkında bildiklerimizi sıralayalım. Kassam Tugayları’nın yaptığı İsrail hükümeti ve İsrail halkı için tarihi ve acımasız bir darbeydi, Çünkü bu darbe, İsrail halkında kendi hükümetine ve ordusuna karşı büyük bir güven eksikliği ve çatlak yarattı ve bu nedenle İsrail hükümeti ve ordusuna olan güveni yeniden tesis etmek için bu noktada İsrail açısından büyük bir çalışma ve hazırlık gerektiriyor.
Askeri üslerin işgal edilmesi, beş İsrail yerleşiminin kontrol altına alınması ve 40 kilometrelik bir derinliğe girilmesiyle İsrail’in bir devlet ve bir ordu olarak prestiji şüphe uyandırmayacak ölçüde sarsıldı. Ve bunun ilk sonucu şu anda meydana gelen ölümler, yaralanmalar, rehineler ve tutsaklar.
Burada Kassam Tugayları’nın İsrail’in iç kesimlerine yönelik kapsamlı saldırısının sonuçlarını ve Filistin’in iç kesimlerinde ve kuşatma altındaki ülkelerde yaratacağı bütünlüklü sonuçları değerlendiriyoruz. Sonuçlar ilk elden oldukça zor ve sert olacaktır. Bölgede eşi benzeri görülmemiş kapsamlı bir değişimin yaşanacağı şimdiden oldukça belirgin.
1967’den beri geciken bu değişimin eşi benzeri görülmemiştir. Başka bir deyişle, El Kassam Tugayları ve tüm Filistin direnişi 7 Ekim Savaşı sırasında ve önceki iki gün boyunca elde edilen kazanımları korursa bu kalıtsal da olacaktır.
Gazze’ye yönelik acımasız bir saldırı var ve bu saldırı Gazze’nin derinliklerine doğru ciddi bir askeri müdahaleye yol açabilir. Ancak elde edilenler korunabilir ve kararlılık sürdürülebilirse, daha önceki elinizde olanlar üzerinden değil, sonradan kontrol edilenler üzerinden bir müzakere süreci başlatırsınız ve bu açıdan askeri operasyon şüphesiz başarılı olur. Teori iki taraf arasındaki güç dengesini yeniden kurmaktadır.
Kuşatma altındaki ülkelere gelince, İsrail’in savaş hali ilan ettiği ve çok sayıda yedek kuvvet çağırdığı göz önüne alındığında, büyük olasılıkla Lübnan ve Suriye’ye kara müdahalesi anlamına gelebilecek bir İsrail askeri hamlesi söz konusu olacaktır. Dolayısıyla düşman ordusu için en azından kendi halkı nezdinde meşruiyet ve güvenlik algısının varlığını sürdürmek için büyük kazanmaya zorlanması söz konusu olacaktır.
Buna ek olarak, Gazze gibi küçük bir bölgedeki küçük bir gruba müdahale için gerekenden daha büyük ve daha derin müdahaleler gerçekleştirmek için ilk ödeme olarak İsrail’e dört milyar dolar değerinde askeri teçhizat ile acil Amerikan yardımı yapıldı. Buna göre Amerika, dünya kamuoyunu İsrail’in terörist saldırılara maruz kalan ve kendisini bu saldırılardan koruması gereken bir ülke olduğu konusunda hazırlamaya ve daha sonra yapacaklarına uluslararası bir kılıf sağlamaya çalışıyor.
Olasılıklar her düzeyde açık, ancak kesin olan şu ki bölgede derin ve uzun sürecek bir savaş yaklaşıyor ve İsrail ileriye dönük bir çıkış planı uygulayacak. Netanyahu’nun danışmanları ile Amerikalı yetkililerin geçtiğimiz saatlerdeki toplantısında konuşulan da buydu. Yani, Devrim Muhafızlarının İran topraklarında düzenlediği hava saldırılarına ek olarak Lübnan ve Suriye’deki bazı bölgelerin işgal edilmesi ve İsrail hükümeti ve ordusuna olan güvenin yeniden tesis edilmesi için savaşın yurt dışına taşınması zorunluluğu. Görünüşe göre bu makalenin yazıldığı sırada ibre bu alanlara doğru hareket ediyordu.
Filistin’deki duruma gelince, Filistin halkına ve özellikle Gazze’ye yönelik sert bir askeri operasyon söz konusu. Dün Amerikan yönetimi Mısır’a tam askeri yardımda bulundu ve Mısırlıların Filistin ile Mısır arasındaki tüm geçişleri açmasına izin verdi. Burada amaç aslında, El-Ariş bölgesini yerinden edilmiş Filistinlilerle doldurmak ve güvenlik ve tıbbi yardım sağlama bahanesiyle yeni kamplar inşa etmek ve daha sonra anlaşma olarak bilinen Sina’nın bir kısmını Filistinliler için kullanma planını uygulamak.
Yaklaşmakta olan şey karanlık ve bilinmezlerle dolu, ancak bölge iki gün önce olduğu gibi değil ve sahada gerçek bir değişim var, eğer Gazze’de meydana gelen olay büyükse, o zaman meydana gelecek savaş daha da büyük olacaktır ve bu bizde Afganistan savaşı ve sonrasında oluşan 11 Eylül olaylarını akla getiriyor. Çünkü bu bölgede de büyük bir vaka vardı ve savaş da büyüktü. Ve sonuçları dünyayı bir kez daha aynı kalmayacak şekilde değiştirdi.
(*) Suriye’li Devrimci, Yazar. Suriye ayaklanmasının karşı devrimci önderlikler tarafından çalınmasından sonra Avrupa’da yaşamını sürdürüyor.