Tempo Çağrı Merkezi’nde işten atılmalar ve Sendikalaşma İhtiyacı

Tempo Çağrı Merkezi’nde işten atılmalar ve Sendikalaşma İhtiyacı

Çağrı İş Örgütlenme

Çağrı merkezlerinde rutin bir hale gelen tazminatsız iş çıkışları son yıllarda artarak devam ediyor.

Çağrı merkezlerinde çalışan genç emekçilerin işini kaybetme korkusuyla her söylenene boyun eğmesi, her haksızlığı görmezden gelmesi, şirketlerin sömürü yöntemlerini daha da artırması için özgüvenlerini kazanmaları sağlandı. Pandemiden sonra home-office sistemleri ile işçilerin emeklerini daha iyi sömürme yolu elde eden şirketler işçilerin evinde iş yeri için harcadıkları giderleri de işçilere ödetmeye başladılar.

Hükümet tarafından geliştirilen yeni iş yasalarıyla daha önceleri kod 29 olarak bilinen şimdilerde ise kod46, kod49 gibi türevlerle adı değişmesine rağmen içeriği değişmeyen yasalarla işçiler tazminatsız bir şekilde kolaylıkla işten atılabilir duruma geldi. Çalışma bakanlığı bu duruma sadece seyirci kalıyor çünkü çalışma bakanlığının bakışına göre, bu işverenler istihdam yaratıyor, işsizliği bir nebze olsun gizlemeyi başarıyor.

Çağrı merkezleri için neredeyse artık bir kural haline gelmiş olan tazminatsız iş çıkışlarının son örneğini Tempo çağrı merkezi şirketinde görülüyor.

Bugünlerde, bayrama çok kısa bir süre kala “küçülüyoruz, projeler kapanıyor ya da Vodafone bizimle anlaşmasını bitirdi” denilerek tazminatsız bir şekilde işçiler işten atıldı. Görüştüğümüz işçiler son derece ağır mobbing ortamlarında son derece ağır çalışma koşullarında işsiz kalmamak için her yapılana rıza göstermek zorunda olduklarını, yine de bunun işten atılmalarını engelleyemediğini ifade ediyor.

Üstelik yöneticiler bazen işçiyi “biz seni çıkartırsak sicilin kirlenir, bir daha iş bulamazsın o yüzden sen istifa et” diyerek kandırma yolunu tercih ediyor.

Yeri geldiğinde “aileyiz” kavramını dilinden düşürmeyen bu firmalar, işçilerin kıdemine, emeğine çökmekte sakınca görmüyor. İşçilerin büyük kısmının henüz lise ya da üniversite sonrası ilk işi olduğu için, Tempo çağrı merkezi gibi şirketler kölelik koşullarını dayatırken, işçiyi hukuksuz bir şekilde yanıltmaktan ve işlerinden etmekten çekinmiyorlar.

Tempo çağrı merkezi gibi yeterince denetime tabi tutulmayan bu şirketler, genç kadın-erkek işçilere uyguladıkları mobbinglerle işçileri sağlığından da ediyor. Çağrı iş sendikası olarak, çağrı merkezlerinin kalbinden gelen bir sendika olarak, bu köhne kurumlarda emeği acımasızca sömürülen, hakları gasp edilen arkadaşlarımızın bilinçlenmesini sağlayarak, birlik ruhunu onlara taşıyarak, çağrı merkezlerindeki Çin, Bangladeş modeli sömürüyü sona erdirmeye kararlı olduğumuzu ve sektördeki örgütsüzlük sorununu ortadan kaldırmaya ant içtiğimizi bildirmek isteriz.

Yolumuz ve mücadelemiz çağrı merkezlerinde tek bir sendikasız çalışan kalmayana kadar sürecektir. Bunu çok yakınlarda işçi sınıfının gündemine başarılı toplu iş sözleşmeleri ile taşıyacağımızı ifade ediyoruz. Tüm çalışanlar gibi, çağrı merkezi işçilerinin de, işveren karşısında tek başına kalmaktan kurtulmasının yegane yolunun, mücadeleci sendikalara üye olmak olduğunu Tempo Çağrı merkezi çalışanları ve Çağrı-İş olarak bir kez daha söylüyoruz.