Duydunuz! 10 milyon kişi ve aileleri bir yıl boyunca 2825 lira 90 kuruş ile geçinecek diye buyurdular…
Hatta daha da az! AGİ çıkınca 2557 lira 59 kuruş net…
Kızdınız! Aylık 501 lira 20 kuruş, günlük 16 lira70 kuruşluk artış yani… Nasıl geçinir insan!
Biliyorsunuz! Dört kişilik bir ailenin gıda harcaması, yani açlık sınırı, aylık 2.589 lira 9 kuruş…
Yine dört kişilik bir ailenin gıda, giyim, kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim ve sağlık dâhil bir aylık harcaması, yani yoksulluk sınırı 8.436 lira 27 kuruş…
Bekâr bir çalışanın aylık yaşam gideri 3.146 lira, 98 kuruş…
Bu Ücret Temel Gıdaya Bile Yetmez! Simit, ekmek hesabına hiç girmeyelim… Etin, yağın kilosu kaç para olmuş hiç konuşmayalım… Zaten herkes biliyor… Biliyoruz zaten yetmiyor… Çoluk çocuk çalışsak belki…
Hep sefaleti konuşuyoruz! İnsan olarak koca bir hayat çalışmakla geçiyor. 7 gün 24 saat iş nerdeyse… Çocuklarımızı sevmeye takatimiz yok… Zam zamanı gelmiş ve biz sadece sefaletimizi konuşabiliyoruz… Daha iyi bir yaşam bizim neden hakkımız değil?
Neden biz bu sefil ücretleri almaya mahkûmuz? Kim koymuş bu kanunu?
Onlar niye hep bollukta! Cengizler, Limaklar, Demirörenler, Koçlar, Sabancılar, Albayraklar… Bir eli yağda, bir eli balda olanlar… Karlarına kar katanlar… Neden hep zenginlik onlarda?
“Devlet malı deniz, yemeyen domuz” diyenleri ne çabuk unutuyoruz! Çünkü o devletin malı bizim. Ama hep o ballı parmaklar yiyor!
Örneğin “Başkan” danışmanı Hamza Yerlikaya dört maaş alıyormuş. Duyduk değil mi? Bakan Yardımcılığından 24 bin, Vakıfbank üyeliğinden 12 bin, ödüllü sporculuktan iki asgari ücret alıyor. Başkan danışmanlığından kaç lira aldığı gizli!
Erdoğan ise 81 bin liracık kuru maaş alıyor…
Ayrıca hepsinin ödenekleri var… Çoluk, çocuğun küçücük işleri var… Gemi var, inşaat var, fabrika var, ihale var, komisyon var… Var Allah var… Ama yetmiyor diyorlar…Fakire zekât vermekten yetmiyor diyorlar…
Yardıma Muhtaç Değiliz! Dayanışmaya, örgütlenmeye, mücadeleye muhtacız! Umuda, inanca, birliğe, iradeye muhtacız! Yoksa daha çok sefalet ücretleri göreceğiz!