Peru PST, Çeviri: Can Gürola
Peru Devlet Başkanı Pedro Castillo görevden alındı. Seçim kampanyasında vaat ettiği değişiklikleri tamamen terk ettikten ve nasıl başa çıkacağını asla bilmediği yolsuzluk suçlamalarına karıştıktan sonra kendini bir duvarın önünde buldu. Kongre’de çeşitli burjuva kesimleri tarafından desteklenen yeni bir görevden alma önergesinin eşiğindeyken ihtiyatsız bir yola girdi, parlamentonun kapatılmasını talep etti, yargının kontrolünü ele geçirdi ve kararname ile yönetmeyi amaçlayan bir hükümeti dayatmaya çalıştı. Kurucu Kongre’yi çağırdı, ancak “ekonomik modeli ve özel mülkiyeti …” garanti altına almayı ihmal etmedi.
Görevde kaldığı on yedi ayın ardından sokaklarda bunu sürdürecek gücü olmayan Castillo yoksulların ve emekçilerin yaşam koşullarını etkili bir şekilde iyileştirecek hiçbir önlemi uygulamadı. Silahlı Kuvvetler subayları her zaman patronların çıkarlarının bir aracı olduğu için kışladaki desteğini de güçlendirmedi… Hikâye, olabilecek tek şekilde sona erdi: Felaket.
Castillo, köylü ve öğretmen kökenli bir başkan olmaktan diktatör Fujimori’nin kötü bir taklidine dönüştü. Dahası, siyasi sağın en gerici kesimlerini körükledi. Yönettiği parlamento damıtılmış ırkçılık ve sınıfçılıkla keskinleşmişti. Başından beri muhalefet onu hükümetten atmak için amansız bir irade göstererek onu görevden almaya çalıştı.
Castillo, zaman kazanmak için Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) aracılığıyla emperyalizmle tipik çıkış yoluna başvurdu, ancak ona verdikleri desteği hemen geri çektiler. Castillo’nun başkanlığı o kadar etkisizdi ki, 7 Aralık’ta “Bloque Magisterial” Perú Libre ve Juntos por el Perú gibi Kongre’deki “solcu” müttefikleri bile onun görevden alınması için oy kullandı. Sağcı muhalefet sıraları parlamento prosedürünün gerektirdiği 87 oyundan yalnızca 86’sını aldığından, görevden almanın onaylanmasına izin veren bu 16 oydu.
Boluarte hükümeti ve işçi sınıfının durumu
Hızlı bir şekilde yeni Başkan olarak yemin eden Başkan Yardımcısı Dina Boluarte, hemen Kongre’deki partilerle bir “ateşkes” ve Silahlı Kuvvetlerin yüksek komutasının rızasıyla bir “ulusal birlik” hükümeti için çağrıda bulundu. Bu, cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanamayan aynı partileri hükümete davet etmek anlamına geliyor ve sonuç olarak patronların konumlarının sertleşmesi olasılığını güçlendiriyor. Bu siyasi cephe, kaçınılmaz olarak yoksullara ve emekçilere karşı bir saldırı başlatmak isteyecektir.
Bu nedenle Peru Sosyalist İşçi Partisi olarak Boluarte hükümetine karşı herhangi bir güven ve beklenti duymama çağrısı yapıyoruz. Aksine, emekçileri temsil etmeyen bir Kongre ile anlaşmaya dayanan yeni hükümetin öne sürdüğü her türlü “diyalog” ihtimalini reddediyoruz.
Açık konuşalım: patronlar bize herhangi bir nefes alma fırsatı vermeyecek, taleplerimizi de dikkate almayacaklar. Tam tersine kazanılmış haklarımız için gelecekler ve şimdi Boluarte hükümeti sorumluluğunda olan ekonomik krizi sırtımıza daha da fazla yüklemeye çalışacaklar. İşçi sınıfı ve halk için artan yaşam maliyeti, işsizlik, iki yakayı bir araya getirmeye yetecek kadar maaş ve emekli maaşının var olmadığı bir kriz.
Bu durum, Castillo hükümetinin çözemediği bir sorun olan, bu yıl gübre eksikliğinden kaynaklanan kötü hasat nedeniyle ciddi boyutlarda bir gıda kriziyle daha da kötüleşiyor. Ve şimdi dağlık arazilerimizde son 50 yılın en kötü kuraklığının etkisini yaşıyoruz, sayısı bulan binleri ekin tarlalarını ve çiftlik hayvanlarını yok ediyor bu durum.
Yeni durum evde çocuklara, yaşlılara ve hastalara bakmanın yanı sıra sürekli şiddet, taciz, düşük ücret ve kadın cinayetleriyle tehdit edilen yoksul ve çalışan kadınlar için de çözüm olmayacaktır. İşsizlikten ve düşük ücretlerden bunalan gençler ise esas meselelere karşı ilgisizleşiyor ve hayal kırıklığına uğruyor.
Reformizme ve merkezi sendikaların önderliklerine atfedilen sorumluluk
Emekçiler için tek yol birleşik seferberliktir. Bu, Boluarte hükümetine karşı daha ilk günde başlar.
Bununla birlikte, Castillo’nun maceracılığının başarısızlığından bu yana ortaya çıkan bu ihtiyacı somutlaştırmanın önündeki ana engel, Komünist Parti, Patria Roja veya Nuevo Perú gibi reformist partilerin politikası olmuştur. Kendilerine solcu diyorlar ama bu sorunların çözümü için mücadele etmekten vazgeçip Castillo’nun savunmasına odaklandılar. 7 Aralık’tan önceki güne kadar Castillo’ya tam destek verdiler. “Şirket darbesine karşı hukukun üstünlüğünü” savunmak için çağrıda bulundular, ancak saatler sonra görevden alınması için kendileri oy kullandılar.
Bağımsız seferberlik yoluna dönüş
Peru’da talepleri karşılanana kadar tutarlı ve sarsılmaz seferberlik stratejisini benimseyenler yalnızca büyük patronları ve iktidardaki hükümeti durdurmayı başardılar. Bu, Islay halkı ve onların Tía María [1] dayatmasına karşı mücadeleleri tarafından kanıtlanmıştır. Ya da Conga’ya karşı Cajamarca halkında da [2]. Bunu Amazon’un yerli halklarının “Baguazo” [3] mücadelesinde de görüyoruz. Ya da 2017’de önemli bir grev başlatan öğretmenlerde de [4]. Ve patronların uzlaşmazlığına karşı ülkenin dört bir yanında fabrikalarda ve madenlerde patlayan grevlerde.
Yeniden gidilecek yol budur! Ancak birlikte, birlik içinde mücadele ederek taleplerimizi kazanabiliriz! Bizim gücümüzle, seferberliğimizle almadığımızı hiçbir meclis, hiçbir cumhurbaşkanı bize veremez!
İşte bu nedenle, dün olduğu gibi bugün de, en acil taleplerimize acil çözümler talep eden bir Ulusal Grev seferberliği için işçi sınıfının ve halkın birleşmiş bağımsız bayraklarını yükseltmeye devam ediyoruz:
-Maaş ve emekli maaşlarında genel artış. Asgari ücretin, asgari geçim maliyetine eşitlenmesi.
-İş ihtiyacı olan herkes için ücretlerde herhangi bir azalma olmaksızın 4 saatlik bir iş günü.
-Son 3 yılda işten çıkarılan tüm işçilerin işe iade edilmesi.
-Kapatılan fabrikaların işçi kontrolünde faaliyete geçebilmesi için kamulaştırılması.
-Tarımsal sanayi şirketlerinin yoksul köylülüğe dağıtılmak üzere biriktirdiği gübreye el konulması.
-Fakir çiftçilere su getirmek için acil kuraklık planı.
-Devlet tarafından temel ihtiyaçların kırsal kesimdeki ve şehirdeki en yoksul insanlar arasında dağıtılması.
-Akaryakıt ve temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını yükseltenlere yaptırım uygulanması.
-Madenlerin ve petrol kuyularının millileştirilmesi, bu kaynakların emekçilere dönük eğitim ve sağlık hizmetine sunulması.
-Mücadelelerden bir işçi ve halk alternatifi inşa etmek
Castillo hükümetinin sona ermesinden işçi sınıfı sorumlu değil. Neoliberal ekonomik planın uygulanmasını bozmayan, ülkenin yoksul ve emekçi halklarının yaşam koşulları lehine etkili tek bir önlem almaya tenezzül etmeyen ve kampanya vaatlerinden seçildiğinin ve yemin ettiğinin ilk gününde vazgeçen bir hükümet bir işçi sınıfı hükümeti değildir.
Bu bağlamda Kongreyle birlikte Castillo’nun devrilmesi ve Boluarte’nin göreve gelmesiyle çürümüş Peru demokrasisinin krizinin kapanmadığının farkındayız.
Patronların ve onların geleneksel partilerinin, solcu olduklarını iddia eden reformist ve “ilerici” partilerle birlikte çıkış yolunu müzakere etmeye çalışacakları yeni bir döneme giriyoruz. Üzerinde oturdukları ve kötüleşen yaşam koşulları nedeniyle her an patlama tehlikesi taşıyan barut fıçısının farkındalar.
Bu bağlamda, ancak işçi ve halk örgütlerinin seferberliği, mücadele bayraklarını ortaya koyması, fabrikalarda, mahallelerde, ilçelerde ve şehirlerde eylem koordinasyonu için komiteler oluşturmasıyla bu yozlaşmış, işçi karşıtı ve halk karşıtı devletin bozguna uğramasını sağlayacak bir işçi ve halk alternatifi inşa edeceğiz.
İktidarda kalan ve emekçi halkın haklı arzularını ezmeye niyetli olanlara karşı, mücadele örgütlerinden oluşan egemen bir Kurucu Meclis’in toplanmasını dayatan bir alternatif. Doğal kaynaklarımızı geri kazanmalı, kır ve şehir işçilerine tam istihdam ve çalışma haklarını garanti etmeli ve tarımsal sanayi ve madenciliğin el koyduğu toprakları köylülere ve yerli topluluklara iade etmeliyiz.
Ancak bunu ancak işçi ve halk iktidarının temeli haline gelen demokratik ve mücadeleci örgütlerin inşasıyla başarabileceğimizi biliyoruz. Ülkenin kaderini elimize almamızı garanti eden bir güç. Yani ancak gerçek bir işçi ve halk örgütleri hükümeti ile taleplerimizin çözümünü görebiliriz. Peru ve Latin Amerika’da sosyalizmin inşasına giden yolda, yoksulların ve emekçilerin ihtiyaç ve çıkarlarını gerçekten ifade eden bir işçi sınıfı anayasası, yalnızca kontrolün işçilerde olmasıyla garanti edilebilir. Savaşmak için sokaklara dönme zamanı!
[1] Islay ilindeki (Arequipa bölgesi) Tambo Vadisi’ndeki çiftçi topluluğu, 2009’dan beri Southern Copper Corporation’a (SCC) ait olan Tia Maria madencilik projesinin inşasına karşı mücadele ediyor. Proje, 1,4 milyar ABD Doları tutarında bir yatırımı temsil ediyor ve 20 yıllık operasyonlar boyunca yılda 120.000 MT rafine bakır üretecek. Islay halkı projeyi, sularını kullanarak vadiye kirlilik getirmek ve kirlenmiş toprakları rüzgarla taşımakla suçluyor. Proje 2015’ten beri felç oldu.
[2] Dış madencilik şirketi Newmont ve ortakları Perulu Buenaventura ve Dünya Bankası yatırım fonunun sahibi olduğu Conga madencilik projesi, 2011 yılında Cajamarca bölgesinde (Peru’nun kuzey dağlık bölgeleri), Ollanta Humala hükümetinin ilk aylarında güçlü bir bölgesel grevin ardından felç oldu. Proje, yataklarından altın çıkarmak için iki göleti boşaltmayı hedefliyor.
[3] 2009 yılında, Alan Garcia’nın ikinci yönetimi sırasında, Peru Amazon’una giren nehirlerin ve yolların bloke edilmesine yol açan üç aylık grevin ardından, ulusal polis Fernando Belaunde Terry otoyolunda, “La curva del diablo” (şeytan eğrisi) denilen yerde bir yol açmaya çalıştı. 5 Haziran tarihinde tüm gün süren eylemde, yol geçişini kontrol eden yerli Amazon nüfusu (Awajún ve Wampis halklarından yaklaşık 5.000 kişi), 23 polis ve 10 yerli olmak üzere 33 ölümle sonuçlanan polis saldırısıyla karşı karşıya kaldı. Birkaç gün sonra Yehude Simon başkanlığındaki kabine istifa etti ve protestolara yol açan yasalar yürürlükten kaldırıldı. [4] Ülkenin iç kesimlerinde Peru Eğitim İşçileri Birleşik Sendikası (SUTEP) taban üyelerinin grevi. Ana sözcüsü Pedro Castillo idi. Hedeflerine asgari düzeyde ulaşan grev, SUTEP ile bu sendika tabanlarının parçalanmasına ve Castillo’nun cumhurbaşkanlığına aday olmadan önce lideri olduğu Peru Ulusal Eğitim İşçileri Federasyonu’nun (FENATEP) kurulmasına neden olacaktı