Yoksulluğa ve Pahalılığa Karşı  “Akbelen” Olmak

Yoksulluğa ve Pahalılığa Karşı  “Akbelen” Olmak

KIRMIZI GAZETE GÜNDEM

Tartışmasız bizler için en önemli gündem hayat pahalılığı. Seçimlerin ardından yüksek enflasyon belası fırtınadan tufana doğru ilerlerken, biz de derin bir sefalete sürükleniyoruz. Hiç durmadan devam eden fiyat artışından dolayı alım gücümüz sürekli düşerken, pazara bile gitmeye korkar hale geldik.

Özellikle Temmuz 2023, yoksulluğun ve hayat pahalılığının zirve yaptığı bir aydı. TÜİK temmuz enflasyonunu yüzde 9.5, yıllık enflasyonu da yüzde 48 olarak açıkladı.  Bu 59 yılın rekoruydu. Bağımsız araştırmalar yapan ENAG ise Temmuz enflasyonunu yüzde 13 ve yıllık enflasyonu da %123 olarak açıkladı. KDV yüzde 20’ye çıktı.

Akaryakıta Temmuz’da yüzde 28, ilaçlara yüzde 16 ve ekmeğe yüzde 14 zam geldi. Yoksulun katığı simit 10 liraya dayandı. Aynı simit 2016’da 1,5 lira, 2021 yılında ise 3,5 liraydı. En son Ağustos ayı başında İstanbul’da toplu taşımaya yüzde 52 zam geldi.  Zam yağmuru duracak gibi de görünmüyor.

Ülkede açlık sınırı 11 bin 658 liraya, yoksulluk sınırı 37 bin 974 liraya ulaştı. Nüfusun önemli bir kesimi açlık sınırında bir ücretle geçinmek zorunda bırakıldı.  2000 öncesi emekli olanların tamamı,  2000-2008 arası emekli olanların yüzde 80’i açlık sınırının altında yaşıyor. Tam bir sefalet düzeni…

Emekçi halkın kredi kartları ve kredi limitleri de artık doldu. Toplam kart harcaması Haziran ayında 785 milyar iken, Temmuz’da bu rakam 839 milyar liraya çıktı. 3,8 milyon kişi icra takibine düştü. 3,6 milyon kişi sosyal yardımlarla geçinmeye mahkûm edildi.

Sarayın yaptığı tercihlerin sonucu olarak bizler yoksullaşırken, zenginlerin serveti büyümeye devam ediyor. Saray’ın bir çözümü var mı? Hayır! Sadece seçime kadar işsizliğin artmasını engellemeye çalışıyor. Bir yandan da iç talebi kısmaya, dış borç ile de ihracatı döndürmeye çalışıyor. Denedikleri her formül patronları ve kendi servetlerini, güçlerini korumak için.

Farklı işkollarında, özel sektörde, belediyelerde ve kamuda işçi kardeşlerimiz işten çıkarılma, yoğun çalışma, yüksek performans tehdidi ile karşı karşıyalar.  Bıçak kemikte ama biz emekçiler saldırılara örgütsüz ve birliksiz yakalandık. Patronlar da bunu aleyhimize kullanıyorlar. Eğer birleşmezsek büyük bir işsizlik dalgası sokaklarımızı kuşatacak.

Evet, Saray’ın ve patronların bu krizde imdadına sendika bürokratları ve burjuva muhalefet yangın söndürücüleri ile koşuyor. O da yetmezse devletin copu, gazı hazırda bekliyor. Ancak bütün bunlar bizim örgütsüzlüğümüze mazeret değil. Seçim sonrası moral bozukluğunu bir kenara bırakıp mücadelelerimizi birleştirmemiz ve fabrikalardan sokaklara seferber olmamız gerekiyor.

Akbelen Direnişi Pusuladır

Bu sessizliği cüretleriyle, kararlılıklarıyla bozuyor Akbelen direnişçileri. Onlar Saray’ı ve onun etrafında kümelenen yağmacı sermayeyi durdurmanın yolunu gösteriyor. Onların meşru mücadelesi sadece Saray’ın değil yağmacı patronların kâbusu oluyor. Akbelen’de halk toprağın yağmalanmasına karşı, Saray güçlerine karşı bir savaş veriyor.

Onlar topraklarımızı yağmalayanlara, suyumuzu kirletenlere, emeğimizi çalanlara karşı durdukları için şiddete maruz kalıyorlar. Rejimin tüm çarklarını kırıyorlar. Çünkü bu zorba Saray rejimi Ege’nin ormanlarını yağmalayan maden şirketlerine, kereste şirketlerine, bu malzemeleri kullanan inşaat şirketlerine ve halkı dövenlerin jopunu, mermisini, tomasını üreten silah tüccarlarına dayanıyor. Güzel Ege’nin ormanları bu yağmacı şirketlerin çöplüğü haline getirildi. Eczacıbaşı’ndan Zorlu’ya, Nurol’dan Cengiz’e yağmadan pay almak için oradalar.  Mafyası, jandarması onların yağma düzeni sürsün diye orada. Çünkü maden ihracatı rekorda ve son 5 yılda 4 kat büyümüş. Kâğıt ve orman ürünleri ihracatı da 2015’ten bu yana 2 katına çıkmış. Önce özelleştirmeyle şirketleri yağmaladılar, şimdi topraklarımızı, suyumuzu kirletiyorlar.

İşte Akbelen direnişçileri,  bu zorba ittifakın karanlığını aydınlatıyor. Ve onlar zorba bir rejime karşı tek çıkış yolunun haklarımız için seferber olmak olduğunu gösteriyorlar. Muğla’nın köylerinden büyük şehirlere hepimizi onlar birleştiriyorlar.

Yazar Hakkında