Belediye Şirket İşçileri Gücünün Farkında mı?

Belediye Şirket İşçileri Gücünün Farkında mı?

KADİM FIRAT

Bugün itibarıyla belediyelerde yaklaşık olarak 600 bin belediye şirket işçisi, toplam hizmetlerin yüzde 90’nını yapıyor. 

Bu sayılar yerel yönetimlerde, hizmet işini, belediye şirket işçilerinin sırtlamış olduğunu gösteriyor.

Şirket işçilerinin hem üretim hem sendikal mücadele hem de sınıf hareketinde merkezi bir role gelmiş olduğunu kabul etmeliyiz.

Siyaset ve sendikal bürokrasisinin, işçileri çok yakın markaja alması, toplu iş sözleşmesi ve Ek Protokol süreçlerini tek tip hale getirmesi, tabanda itiraz eden işçilere yoğun bir şiddet uygulaması, belediye şirket işçilerinin ablukayı dağıtma potansiyeli taşıdığı içindir. Sistem sahipleri, sermaye çevreleri ve devlet bu yalın gerçeğin farkındadır.

Belediye şirket işçileri, büro işlerinden, temizlik ve park bahçeler işlerine, sağlık işlerinden zabıta işlerine, mezarlıklardan şehrin altyapı sorunlarına kadar değişen bir yelpazede, hayatı yeniden kuruyor ve her karış memleket toprağında çalıştırılıyor. 

Memurların sendika kanunu olan 4688 sayılı kanunda grev hakkı yok. Memurlar ancak günlük iş bırakma, iş yavaşlatma ve basın açıklaması gibi eylemler yapabiliyor.

Belediyelerde Norm Kadrolu işçilerin sayısı ise sürekli düşüşte. Emekli edilen, işten çıkarılan kadrolu işçilerin yerine yeni kadrolu işçi alımı da yıllardır yapılmıyor. Kadrolu işçilerin grev, iş bırakma hakkı var ancak sayılarının azlığı ve hizmetin kilit noktalarında topluca olamamaları ve ayrı toplu iş sözleşmelerine tabi olmaları nedeniyle grevleri etkili olmuyor.

Her belediyede ortalama 30-40 kadrolu işçiye, 500 şirket işçisi denk geliyor. Şirket işçisi grev kapsamında olmayınca, kadrolu işçinin grevinin etkisi de olmuyor. Sırf bu örnek bile belediye şirket işçisinin gücünün boyutlarını görmeye yetiyor. 

Belediyenin hayati birimlerinde şirket işçilerinin daha çok olduğu hesaba katılması gereken diğer bir nokta. Örneğin; Temizlik işçilerinin tamamına yakını şirket işçisi.  

Yukarıda yazdıklarımıza bakınca belediye şirket işçilerinin bir grev, iş yavaşlatma, kısa süreli iş bırakmalarla ve akla gelebilecek daha başka eylem biçimleriyle belli haklarını elde etmeleri, memur ve kadrolu işçiye göre daha olanaklı. Maltepe belediye işçilerinin işten çıkarılan işçileri iş bırakmayla geri aldırmaları buna dediğimize ilk akla gelen örneklerden biridir.

Son aylarda sendikayı aşan fiili eylemlerin yapıldığı yerlerde, ani iş bırakmaların yapıldığı belediyelerde Ek Protokol ile iyileştirme alma daha kolay oldu. Bu, işçi sınıfının en bilinen gücüdür, belediye şirket işçilerinin bu gücü kullanabilmesinin bir tek yolu vardır. Bugünkü uzlaşmacı sendikaları aşarak, kendi örgütlenmelerini kurarak, Türkiye çapında ciddi bir ağ yaratarak ve sıkı bir kenetlenme ile başarabilir.

Bu sadece bir olasılık değil, gerçekliktir. Ücret ve sosyal hakların yükselmesinin başka yolu yoktur, güvenceli ve kadrolu çalışma hakkı bu mücadeleden geçer.

Belediye şirket işçisi, şunun farkına vardığında çok şey elde eder: İşçinin gücü, hizmetteki merkezi öneminden, çokluğundan ve birliğinden gelir, çünkü şirket işçisi çalışmayı durdurursa belediye durur, hayat durur.

Bu yıl Fransız belediye işçileri yol göstermişti.

Yazar Hakkında