KIZIL DOĞU… DEVRİMİ YAYAN BİR TREN

KIZIL DOĞU… DEVRİMİ YAYAN BİR TREN

MURAT YAKIN

1920 yılının ağustos ayında, Red East “Kızıl Doğu” propaganda treni Türkistan’a yönelik ikinci turuna başlıyordu. Dünyanın ilk işçi devleti Rusya içlerinde karşı devrimle ölümüne bir savaşa tutuşmuşken, devrim sadece Avrupa’ya değil, Asya’nın içlerine ilerletilmeye çalışılırken, Zırhlı bir Tren Uzak doğu istikametine yönelmişti…

Trenin rotası üzerinde yaşanan gelişmeleri heyecanla takip edip okurlarına aktaran İzvestia muhabirine bakılırsa ilk propaganda treni ocak ayında Türkistan’a gönderilmişti ve bu tren ancak temmuz ayında, yani yola çıkışından tam altı ay sonra zorlu yolculuğunu tamamlayarak Moskova’ya geri dönebildi. İzvestia muhabirine göre Türkistan’ın yüzölçümü Fransa’nın dört katıydı, ancak nüfusu çok azdı, her bir kilometrekareye dört kişi düşmekteydi. Yoksulluk diz boyuydu. Tam da bu nedenle tren önüne koyduğu hedeflere dair verimliliği artırmalı ve çalışma yöntemlerinin daha geliştirilmesine yönelmeliydi.

Ekim Devrimi, Sovyet rejimini inşa etmek, yıkım halindeki toplumu sosyalist temellerde yeniden örgütlemek, ülkeye yönelik kapitalist kuşatmayı yarmak ve dünya devrimini yaygınlaştırmak gibi iç içe geçmiş ve son derece karmaşık bir tarihsel görevler dizgesiyle yüz yüzeydi. Rus Çarlığının hâkim olduğu topraklar, ekonomik açıdan geri, yoksul köylülüğün ağır bastığı bir coğrafyaya yayılmış durumdaydı. Bu koşullar altında proletarya ulusları birleştirmeyi başarıp, ayakta kalabilecek miydi?

İktidarın ele geçirilmesinin ardından Bolşevik önderliğin, ama özellikle Lenin ve Troçki’nin beklentisi, Sovyet cumhuriyetlerinde sosyalist devrimin sağlamlaşıp ilerlemesi ve buna paralel olarak Avrupa’da patlak veren devrimci çalkanma içinde Ekim Devrimi’ne benzer yeni devrimlerin açığa çıkmasıydı. Yeni işçi devletinin stratejik hedefi hem Rusya’da hem de dünyada sosyalizmin inşası olarak ilan edildi ki bu hedef sonradan ulusal ölçekte başarı kazanan diğer devrimlerin nasıl olup da yeni bir “Kızıl Ekim’e” dönüşmediğinin de yanıtıydı.

Üç yıldır sürmekte olan ç savaşın seyri içinde, lojistik destek stratejik bir anlam kazanmıştı. Bu şartlar altında Rusya’da patlak veren iç savaşın “zırhlı trenler” ile sembolize olmasına şaşmamak gerek. Demir yollarına hâkim olan için uçsuz bucaksız Rusya toprakları çok şey vaat etmekteydi.

Zırhlı Propaganda trenleri, devrim fikriyle yeni tanışan geniş yığınlara, ilham veren bir propaganda, örgütlenme ve eylem merkeziydi aslında. Elindeki imkanlarla, devrimin tüm enerjisini, Rusya’nın en ücra noktalarına taşıyan trenlerdi bunlar…

Raporlara göre, “Kızıl Doğu” Treninin Kitap stokunda 186.431 cilt kitap, 58.171 broşür, 37.390 gazete ve 5.598 poster mevcuttu ve tüm etkinlikler boyunca Türkistanlılara devrimin amaçlarını anlatan 125.000 broşür ve 9.000 gazete ücretsiz olarak dağıtılmıştı.

Trenin yolculuğu boyunca uğradığı tüm bölgelerde düzenlenen altmış sekiz konferansa 7.453 kişi katıldı; 106.080 Rus ve 124.605 Müslüman katılımcıyla 334 toplantı düzenlendi; 173 sinema gösterimi yapıldı. Tren bütün bu dönem boyunca 49 ilçe ve 95 köyü ziyaret etmişti.  

Trenin başlıca görevi, henüz 3 yaşında bulunan dünyanın ilk işçi devletinin ve emekçi halka ulusal bağımsızlıkları ve kendi kaderlerini tayin etme hakları için verdikleri mücadelede pratik bir destek sağlamaktı. O ana dek Türkistan’daki Sovyet örgütleri yalnızca bir oluşum aşamasındaydılar ve bu sürecin mutlaka derinleştirilmesi gerekiyordu. Kırgız, Özbek ve Türkistan nüfusunun daha yoksul sınıfları, Çarlık rejimiyle ilişkili egemen sınıfların yoğun sömürüsü ve müsaderesi altında büyük ölçüde yıkıma uğramıştı ve dini taassup altında bu coğrafyanın kadınları kölece bir yaşama mahkûm edilmişti.   Trene yönelik ilginin bir nedeni de buydu kuşkusuz.

Trenin yolculuğunu an be an takip eden muhabire halkla kendi dillerinde konuşabiliyoruz diyordu trenin komutanı. Demiryolu hattının olmadığı her yerde, trenin siyasi komiserleri ve çevirmenler trenden iniyor, genellikle demiryolu hattından 10 ila 100 verst uzaklıkta bulunan en ücra köylere ulaşmaya çalışıyorlardı. Yeni İşçi Devletinin gerçek doğası hakkında bir şeyler öğrenmeye hevesli binlerce insan bu tren sayesinde bir araya geliyor; camilerde, atölyelerde, pazar yerlerinde ve bozkırlarda, emekçi halka ulaşılabilecek her yerde coşkulu toplantılar düzenleniyordu.

“Kızıl Doğu” 1920 yılı boyunca sadece büyük bir ajitasyon ve devrimci inşa çalışması yürütmekle kalmadı, aynı zamanda yeni İşçi Devletinin Türkistan gibi farklı bir gerçekliği sağlıklı bir biçimde kavramasına yardımcı olacak bol miktarda bilgi ve belge topladı ve sonradan bu coğrafyada Sovyet yönetiminin şekillenmesinde hayati roller üstlenecek yüzlerce  politik kadro ve öz yönetim kurumunun inşasını da üstlendi.   

Yazar Hakkında