KİM KİMİ GÖZETLİYOR?!..

KİM KİMİ GÖZETLİYOR?!..

20.yüzyılın son çeyreğinden itibaren insanlık, bilgi ve iletişim teknolojileri açısından en hızlı ve en radikal değişimleri yaşıyor. Mal ve hizmet üretiminde, ekonomik hayatın her alanında bu teknolojiler kullanılıyor; rekabetin ön koşulu olarak bu yeni teknolojilere sahip olmak gösteriliyor. Bugün tüm dünyayı pazar haline getiren çok uluslu şirketler iletişim teknolojilerine dayanan bir satış ağı oluşturuyor. Bilgi, dünya ekonomisinin başlıca sermaye birikimi alanı haline geldi. Kapitalizmin üretim yapısında ve üretim ilişkilerinde yaşadığını kabul ettiğimiz bu değişimin arka planında ise emek ve meta piyasalarındaki krizi aşmak için hayata geçirdiği yeni bir işletme modeli yatıyor.

Meta, Marx’ın tanımıyla, “insan emeğiyle üretilmiş, piyasada satılmak üzere arz edilmiş ve yeniden üretilmesi mümkün olan mal veya hizmet”. Bilginin bilgisayarlar aracılığıyla işlenmesi, saklanması, erişilmesi ve iletilmesi sayesinde kullanımının hızla artması, bilginin kendisinin de bir satış nesnesi haline gelmesine neden oldu. Günümüzde sosyal medya kullanıcılarının metalaşma sürecini de benzer bir bakış ile açıklayabiliriz.

Dünya üzerindeki 152 milyon kullanıcısı bulunan Twitter’da kullanıcılar tweetler aracılığıyla içerik oluşturuyor ve dolaşıma sokuyor. Twitter’da yer alan reklam faaliyetlerinin yanı sıra, beğeni veya retweet gibi etkinlikler ile platformun tıklanma sayısı artıyor ve şirket kazanç sağlıyor. Her bir etkileşim sürecinde üretilen içerikler iletişim hattı boyunca meta olarak yerini alıyor. Kullanıcıların içerik üreticisi olması, geleneksel tanımdan farklı olarak insanların emek ve zamanlarının metalaşması, kullanıcının sömürünün bir parçası haline gelmesine neden oluyor.

Bu noktada Christian Fuchs’ın “tüm gezegen kapitalist bir fabrikadır” benzetmesinden yola çıkarak, internet kullanıcılarının metalaşması modelini biraz daha inceleyelim. Sosyal medya şirketleri herhangi bir kapitalist şirket gibi karlarını arttırma amacını taşır ve bunun için de üretim araçları ve emek gücü satın alır. Bu şirketlerin satın aldıkları altyapı ve teknolojileri üretim aracı olarak tanımlarken, çalışanları emek gücü olarak görebiliriz. Fuchs’a göre ise, içerikleri üreten ücretsiz emek gücünün de birikime etkisi incelenmelidir. Satılan ürünün sosyal medya platformu değil, ücretsiz emek tarafından üretilen içerik olduğunu belirtir Fuchs. Marx’ın “satın almak için satmak” olarak tanımladığı metaların dolaşımı ilkesi burada devreye girer; sosyal medya kullanıcılarının sağladığı içerik ve hatta kullanıcıların kendisi meta olarak satılır. Bu satıştan verileri satan sosyal medya şirketleri, bu bilgileri satın alarak kendilerine yön veren şirketler, bu bilgiler ve kullanıcı içerikleri ile politikalar belirleyen devlet kar sağlar.

Yeni iletişim teknolojileri ile birlikte sosyal ağlar “görünürlük” hakkını herkese götüren “eşitlikçi” bir platform olarak görülüyor ve insanlar “göründüklerini” bilerek hayatlarının her anını yansıtan fotoğraflar ve kişisel bilgilerini paylaşmaktan vazgeçmiyorlar.  “Gözetim toplumu” olarak tanımlanan bu kuram, sosyal medya şirketlerinin kullanıcıların kişisel bilgilerini ve içeriklerini depoladıkları ve otoritelere veri sağladıklarını belirtir. İktidarlar ellerindeki bu bilgiler ile toplum üzerinde denetimi kolayca sağlayabilir. Whatsapp’ın güvenlik sözleşmesini imzalamamız ile bizden istediği izin tam da bunun için.  

Peki iktidarların bu kadar gözetim ve denetime rağmen üstesinden gelemedikleri şey nedir? Geçtiğimiz yıllara baktığımızda Türkiye’de ve Avrupa’da yaşanan ayaklanma ve protesto eylemlerinde sosyal medya yoğun olarak kullanıldı. Sosyal medya üzerinden örgütlenen kitleler, gözetlenen meydanlarda toplandılar. Görüldüğü kadarıyla gözetim ve denetim politikaları kitlesel eylemlerde işe yaramıyor. İktidarın topladığı bilgi ve belgeler ile bireylere çeşitli cezalar verdiğini biliyoruz; fakat, madalyonun diğer yüzünde de kitlelerin bilişim ve internet teknolojileri ile iktidarı gözetlediğini görüyoruz. Aman dikkat,  “sosyal medyada bir hayalet dolaşıyor!”

E.Bulut

Yazar Hakkında