8 Mart’ta Yıkıma, Şiddete ve Sömürüye Karşı Mücadeleye!

8 Mart’ta Yıkıma, Şiddete ve Sömürüye Karşı Mücadeleye!

KIRMIZI GAZETE YAYIN KURULU

8 Mart yaklaşırken, erkek egemen kapitalizm tüm silahlarıyla yaşamı adeta yok etmeye çalışmakta. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği hayatın her alanında, her gün daha fazla etkisini gösteriyor. İsrail’in Filistin’i işgali gibi emperyalist savaşlar, dünyanın pek çok yerinde kar etmek için yapılan doğa katliamları, ekonomik kriz ve devlet baskısı tüm emekçileri ve yoksul kesimleri özellikle kadın, çocuk ve LGBTİ+ bireyleri derin bir sömürüye maruz bırakıyor. Bizlerin bir araya gelip, yaşamlarımıza sahip çıkmaktan başka seçeneğimiz yok, örgütlenmek hayatta kalmanın tek koşulu!

Türkiye de aynı yıkım politikalarıyla yönetilmekte. Daha dün bu toprakların gördüğü en büyük doğa katliamı göz göre göre yapıldı. Erzincan İliç’te siyanürle altın aramak için kurulan tesisin yarattığı toprak kaymasıyla tüm bölgeye siyanür aktı, hava, toprak ve akarsular zehirlendi. Belki yüzlerce yıl bölgedeki tüm canlıların sağlığı risk altında. Üstelik resmi rakamlara göre 9 işçi hala bulunamadı. Hayatlarımızın 10 gr altın kadar değeri yok!

6 Şubat depreminin üzerinden bir yıl geçti. Resmi rakamlara göre 50 bin, gerçekte yüz binlerce kişinin öldüğü düşünülen, 10 ilde, bugüne kadar benzeri görülmemiş bir yıkımla sonuçlanan bir deprem. Geçen sürede ne hükümetin ve saray rejimin, ne de bunca belediyenin doğru düzgün bir bilanço çıkardığı söylenemezken, ikinci bir seçimle karşı karşıyayız. Daha kayıplarımızı bulamadık, barınma ihtiyacımızı karşılayamadık, su ve elektrik problemlerimiz devam ediyor, sağlığımız gün be gün kötüleşiyor ve hesap sormak istediğimizde muhatap bulamıyoruz. 

Belediyelerle, çoğu yıkımdan sorumlu inşaat firmalarının ilişkisi açıklanmıyor, seçtiğimiz milletvekilimizin vekilliği düşürüldü, tutsaklığı devam ederken bizler de kaderci bir anlayışla konteynırlarımızda, çadırlarımızda tutsağız. Tüm ülkede olduğu gibi deprem bölgesinde bizlerin yaşamlarını kolaylaştıracak düzenlemeler belediyelerin programında olmalı. Kadın istihdamını arttırmak için kreşler, çamaşırhane ve yemekhaneler açılmalı. Psikolojik destek merkezleri özellikle deprem bölgesinde çok büyük bir ihtiyaç. Bugüne kadar STK’ların büyük uğraşıyla yürütülen sosyal dayanışma, belediyeler aracılığıyla sistemli ve tüm depremzedelere ulaşmalı. Lakin seçime 1.5 ay kalmasına rağmen bu projelerin hiçbirinden söz edilmiyor. Üstelik Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatay’ı örnek göstererek eğer iktidarın adaylarına oy verilmezse hiçbir hizmetin sunulmayacağı tehdidiyle oy istemekte. Proje yok, tehdit var!

Ekonomik kriz her gün artarak devam ediyor. Kısa süre süre önce asgari ücrete ve emekli maaşına yapılan trajikomik zamlardan sonra artan pahalılaşma milyonlarca insanı açlığa mahkum etmeye devam ediyor. Ailenin maddi yükü mutfaktan sorumlu olan kadınların sırtına yükleniyor. İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ile artan erkek şiddeti yoksullaşma derinleştikçe daha çok kadın ve LGBTİ+ bireyi etkiliyor. Yönetenler ve patronlar zenginleştikçe bizler fakirleşiyor ve türlü şiddete maruz kalıyoruz. 

Artık yeter!

İlk işten çıkartılanlar, erkek ve devlet şiddetiyle açlık sınırında yaşayan biz kadınlar bu sömürüyü kabul etmiyoruz. İş yerinde ücret eşitliği için sendikalaşan, mobbing ve çalışma koşulların iyileşmesi için Özak Tekstil, Agrobay ve Burda Bebek işçisi kadınlar direniyorlar. Farklı şehirlerde şartlarının iyileştirilmesi için yürüttükleri Kadın Dayanışması ve mücadele bizleri heyecanlandırıyor. Tüm talepleri gerçekleştirilene kadar yanlarındayız ve iş yerinde haklarımız için mücadele ediyoruz.

Erkek şiddetine karşı kadın dayanışmasını arttırmalıyız. Bir gecede kaldırılan İstanbul Sözleşmesi hemen yeniden yürürlüğe girmeli, kadına karşı şiddetin önlenmesine dair düzenlenen 6284 sayılı kanun istisnasız uygulanmalı. 5393 sayılı belediye yasasına göre büyükşehir belediyelerinin ve nüfusu 50 bini geçen belediyelerin sığınma evi açılmalı. 

Bizler şiddete uğrayan tek bir kadın kalmayana kadar tüm davaların takipçisi olacağız. Biz yaşamı var edenleriz, binleriz, milyonlarız… Hak ettiğimiz eşit ve güvenli günleri görene kadar dayanışmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz.

Katil İsrail Filistin’den defol!

Cinsel, ulusal, sınıfsal sömürüye son!

Kahrolsun erkek egemen kapitalizm!

Yaşasın 8 Mart!

Yaşasın Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günümüz!

Yazar Hakkında