ÇEVRE, YAŞAM VE SANAT

KIRMIZI GAZETE 15. SAYI ÇIKTI!

Bu sayımızda Barış süreci, CHP ye yönelen operasyonlar, Şehir plancılarına gözaltılar, Suriye, Troçki'nin Türkiye'ye sürgünü sırasında kaleme aldığı bir yazı, Eternaut dizi incelemesi ve İzmir Grevi yer alıyor. OKUMAK İÇİN:...

KIRMIZI GAZETE 14. SAYI ÇIKTI!..

Bu sayıda Türkiye'deki seferberlikler, Filistin-ABD konuları yer alıyor. Kırmızı Gazete 14. sayısını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz. https://www.calameo.com/books/007969857eb6889ab8c56

Meksika açmazı…

B.TURGUT Beklenen, maalesef en azından gazete olarak bizim öngördüğümüz biçimiyle gerçekleşiyor. Rejim, kendisinden daha beter bir hale dönüşmeye devam ediyor. Kendi varlığı için bugüne kadar seçimlerin meşruiyetini kullanan iktidar, öncelikle Dem parti...

SOKAKTAKİ DEMOKRASİ!

H.YUKSELEN Tehditler yine havada uçuşmaya başladı. Bu defa hedef alışılmışın aksine (en azından şimdilik) “Türk tarafı!”  Hikâye yine aynı: Türkiye ekonomisi tam kendini toparlamak üzereyken dış güçler, daha önce de yaptıkları gibi harekete geçerek ortalığı...

TÜRKİYE YENİ BİR DÖNEME GİRERKEN…

Devrimler için edilmiş bir sözü bugün yaşananlara uyarlayacak olursak şöyle söyleyebiliriz: Büyük toplumsal hareketler artık bir daha hiç gelmeyecekleri zannedilen bir zamanda çıkıp gelirler! Yine öyle oldu. Aynı Gezi’deki gibi! Umutsuzluk ve bezginliğin her yeri...

DEMOKRASİ SAHİDEN ŞART MI?!

Yazarın 2019 tarihli yazısını gündem uygunluğu nedeniyle yeniden yayımlıyoruz. Hakkı Yükselen Durum bu derece vahim olunca pek çok şey gözden kaçıyor. Memleket, en azından önemli bir bölümü itibariyle öyle bir demokrasi açlığı içinde ki, demokrasinin, ekonomik...

GDO, Pestisit ve Kapitalizmin Gıda Hali

Özüm Ö. Kırmızı Gazete’nin 10. Sayısında GDO ve Otizm Mücadelesi başlıklı yazıda kendi deneyimlerimden yola çıkarak başladığım tartışmaya bugün kaldığım yerden devam ederek kapitalist üretim ilişkilerinin insan ve doğayı nasıl etkilediğini ve buna bağlı olarak...

KIRMIZI GAZETE 13. SAYI ÇIKTI!

KIRMIZI GAZETE YAYIN KURULU Yangın, İttifaklar, Suriye, GDO, Trump ve diğerleri... KIRMIZI GAZETE 13. SAYIYI AŞAĞIDAKİ LİNKTAN OKUYABİLİRSİNİZ! https://www.calameo.com/books/007969857908ca037f0b2

KAYIP KUŞAK

AYÇA ZENGİN Kayıp kuşak kendi sesini bulmadan dünya yolunu bulabilir mi? Günümüzde birçok insan kendini farklı kimliklerle ifade ediyor: ulusal, cinsel, ideolojik kimlikler veya doğduğu kent ya da mezun olduğu okulun kimliği gibi. Kuşak kavramı da zaman zaman bir...

Ya Sosyalizm Ya barbarlık! Toplumsal Çürümeye Karşı Örgütlü Mücadele

Özüm Ö. Derinleşen ekonomik krizle birlikte toplumun büyük bir bölümü açlık sınırının altında hayatta kalmaya çalışıyor. Toplumsal, ekonomik ve ekolojik yıkımlarla sonuçlanan aynı zamanda cinsiyetçi politikalar şiddeti körüklüyor. Kapitale sahip olanın karına kar...

25 Kasım’da Cinsiyetçi Şiddete Karşı Birlikte Mücadeleye

Özüm Ö. Dünyanın dört bir yanında Kadınlar ve LGBTİ+’lar; evde, sokakta, okulda, işyerinde; psikolojik, fiziksel, ekonomik, cinsel şiddete uğruyor. Mağdurlar için koruyucu önlemler çoğunlukla alınmıyor, barınma ve sağlık...

İKLİM BARBARLIĞI KAPIDA

Jeferson Choma Bu yazı (www.opiniaosocialista.com.br) web sitesinde 13/9/2024 tarihinde yayınlanmıştır. Başkent São Paulo ve ülkenin büyük bir kısmı duman örtüsü altında yaşıyor. Bu haftanın başlarında, São Paulo dünyanın en kirli metropolü haline geldi. Ancak bu...

Futbol Federasyonunun Kokuşmuş Yapısı

TOLGA DENİZ T.F.F başkanlık seçimi 18 Temmuz 2024 tarihinde Ankara’da yapıldı. Seçimin 3 adaylı olması beklenirken adaylardan biri (Servet Yardımcı) Saray’dan gerekli izni alamayınca Türkiye’yi UEFA’ya “futbolda siyaset var” diye şikâyet ederek aday olmayacağını...

Beyaz yakalılar mücadeleye!

Ayça Zengin Beyaz yakalılar, ofis çalışanı ya da büro emekçileri işçi sınıfının mavi yakalı bölümüne göre özgünlükleri olan ve genişleyen bir işçi sınıfı katmanı. Birçok beyaz yaka meslek grubunda, özellikle de kamudaki büro işçileri arasında öğretmenlerin, ciddi bir...

EYLÜL GÜNDEMİ

KIRMIZI GAZETE YAYIN KURULU Hapisteki TİP Milletvekili Can Atalay’ın düşürülen milletvekilliğiyle ilgili TBMM oturumunda yaşanan saldırı, rejimin amaçlarına gerektiğinde “tekme tokat” ulaşma niyetini gösteriyor. Olayı, pek çoklarının yaptığı gibi  “mecliste...

Leyla’dan Narin’e Çocuk cinayetleri politiktir

ÖZÜM Ö. 21 Ağustos günü kaybolan ve 19 gün sonra cansız bedeni bulunan, koruyamadığımız, yaşatamadığımız başka bir çocuğumuz Narin! Türkiye açılan soruşturmayı günlerdir, katil amca mı, ağabey mi başka bir aile üyesi mi? diye dizi izler gibi takip ediyor. Onlar...

TÜRKİYE’DE TROÇKİZM: BİR TARİHÇE -1975-1982

KIRMIZI GAZETE Hareketimizin tarihçesi ve bu tarihçenin yayımladığımız şekli ağırlıklı olarak eldeki belgelerden değil, polisin eline geçmiş bir arşivin, sorgulamalar, iddianameler ve mahkeme kayıtlarına yansımış hallerinin incelenmesi sonucu derlenmeye başladı. Bu...

DÜNYANIN HALİ: GİDERLERSE HER ŞEY DÜZELİR Mİ?

Evet, “bunların” elinde hemen her şey olabileceğinden de kötü hale geldi, daha da kötü olma ihtimali büyük. Gidişat onu gösteriyor. Ancak neticede onlar da yukarıda tasvir etmeye çalıştığımız dünyanın bir parçası. Kendilerine has usulleri ve kurnazlıkları ne olursa olsun aynı nesnelliğe tabiler.  (Hatta bazen bu gerçeğin ardına saklanmaya çalışıyorlar!) Uysalar elbette iyi olur, ancak başta ekonomik durum olmak üzere karşı karşıya olduğumuz temel sorunların, öyle muhalefetin büyük bölümünün zannettiği gibi, kendi başına “hukuka uyularak” vb. yollarla çözülmesi mümkün değil. Çünkü bir üstyapı kurumu olarak “hukuk” aslında son derece sınıfsal bir kavram; hangi koşullarda kimin yararına işleyeceği toplumsal güç ilişkilerine bağlı. (Yabancı sermayenin gelmek için şart koştuğu söylenen hukuk, doğrudan kendi mülkiyet güvenliği ile sınırlı. Bunun emeğin hak ve özgürlükleriyle bir ilgisi yok.) Bu ilişkilerin temel belirleyeni de ekonomik, toplumsal, siyasi, örgütsel, kültürel bütün boyutlarıyla (Yani tek başına “ekonomik” değil!) sınıf mücadelesi.  

İnsani yas süreçleri ve Hız Faşizmi Üzerine

İnsani yas süreçleri ve Hız Faşizmi Üzerine

Tekbir seslerinin ve selaların eşliğinde ve enkaz altında hala hayatta olanlar bile varken molozlar bir yandan kaldırılmaya başlandı.

AKP insanlara ne başına geleni anlama-idrak etme hakkı tanıyor, ne de yas biçimlerini yaşama hakkı.  Bu konu muhalefetin de kafasını karıştırıyor sanırım. Hız hep olumlu bir şey olarak algılanıyor.

Duyguların ihtiyaç duyduğu zamansallığı es geçiyor. Kimi zaman muhalefet bu hızı zorlayan bir konum bile tutabiliyor. Oysa şu an talep edilmesi gereken 1 ay kadar alana dokunulmaması, insanlara yaslarını yaşayacak bir alan ve zaman tanınması. Alevi ve Hristiyanların özgün süreçlerine saygı gösterilmesi gibi şeyler.

Türkiye tarihinin en büyük doğal afetinde, böylesi büyük bir kolektif yas sürecinde 1 yıl içinde şehirlerin yeniden yapılacağının söylenmesi doğrudan insanı es geçen, önemsizleştiren bildik bakış açısı. Sol olarak biz de insani duygusal süreçlerin anlamı üzerine daha fazla düşünmeliyiz ve daha insani daha vicdani pozisyonlar tutabilmeliyiz. Bu erkekçi hız anlayışını besleyen-büyüten yerler ve siyasi pozisyonlara karşı çok daha uyanık olmalıyız. Ayrıca en azından şehirlerin yeniden inşasının planlanmasının da bu ortak süreye ihtiyacı var.

Deprem…

Deprem…

Kırmızı Gazete Yayın Kurulu 6 Şubat sabahı büyük bir felakete uyandık. Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7,7 büyüklüğündeki deprem, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Diyarbakır, Adıyaman, Gaziantep, Malatya ve Hatay'da muazzam bir yıkıma neden oldu.   Şimdi...

İyi ve Vicdanlı Olmak Yeter Mi?

İyi ve Vicdanlı Olmak Yeter Mi?

Günden güne yoksullaşan halkların umutsuzluğa kapılması, kendilerinde potansiyel olmadığından değil, onları yönlendirecek bir devrimci öncünün olmamasındandır. Ne yazık ki “iyilik edebiyatı” yapılması işçi sınıfını hazırlanması gereken savaştan uzaklaştırıyor.

Bizi öfke kurtaracak. Azalmayan, dinmeyen, aksine gün geçtikçe büyüyen bir öfke. Aç kalmış bir insanın öfkesini, Oğuzhan Uğur’un programına katılmak ortaya çıkaracaksa eğer buyurun devam edin.

“KAHRAMANLAR”

“KAHRAMANLAR”

Aleksandra Kollantay İngilizce’den Türkçe’ye çeviri: Müge Ertürk Savaş henüz bitmemişti, aslında bitecek gibi de görünmüyordu, ancak yaralıların sayısı da giderek artıyordu: kolsuz, bacaksız kalanlar, körler, sağırlar, sakatlar… Genç, güçlü ve sağlıklı olanlar...

DEPRESİF BOZUKLUKLARIN TEDAVİSİ ÜZERİNE

DEPRESİF BOZUKLUKLARIN TEDAVİSİ ÜZERİNE

Türkiye’de yoksulluk derinleştikçe ve gündelik hayat zorlaştıkça yıl içerisinde kullanılan antidepresanların miktarı da artıyor. Yine de yılda kaç kutu antidepresan kullanıldığı, depresif bozuklukların yaygınlaştığına dair tek başına bir kanıt sağlamamakta; antidepresanlar başka psikolojik bozuklukların tedavisinde de kullanılmakta. Aynı zamanda bu durum, insanların, gün geçtikçe rahatsızlıklarını daha fazla dile getirebilmeleri ve bu konuda daha bilinçli hale geldikleri ile ilişkilendiriliyor. Biz yine de çevremizde gözlemlediklerimiz, ekonomik krize rağmen psikoterapistlerden randevu almanın zorlaşması gibi şeylere dayanarak depresif bozuklukların artış eğiliminde olduğunu kabul edeceğiz. Bu psikoterapistlerden hizmet alanların öyle veya böyle bu hizmeti alacak kadar gelirinin olması, daralmakta olan orta sınıftan olduklarını hatırlatıyor. Geri kalan ise, şanslı ise, devlet hastanelerinde iki haftada bir yarım saatlik görüşmelerle “psikoterapi” hizmeti almaya çalışan yoksul halk.

KOMÜNİST SUAT DERVİŞ

KOMÜNİST SUAT DERVİŞ

eniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın asıldığı gece Suat

Derviş sinirden titreyen elleri ve dolmuş gözleriyle ülkedeki binlerce insan gibi
adaletsizliğe karşı isyan eder.
Suat Derviş’in vefatı yalnız başına bir hastane odasındayken gerçekleşir. Kalp ve
akciğer yetmezliği ile yatırıldığı hastanede bir ay süreyle kalır ve 23 Temmuz sabahı
hayata gözlerini yumar. Vefatı ile ilgili üzücü olan durumlardan bir diğeri ise
cenazesine çok az kişinin gelmiş olması ve ertesi gün gazetelerde birkaç cümle ile
bahsedilmiş olmasıdır.